İstanbul ve babamKalburüstü akşamları koy şöyle bir köşeye… Işık ölüleri yürürken caddeler de hep mi mavi görünür bu kent Pier Loti-den izlenildiğinde. Ve günün en zor saatlerinde ağzında köpüğüyle, öpülesi bir genç kız gibi gülerken Sarayburnu, it tortusu ve kokusu dahil olsa dahi sen hiçbir şeye değişilmezsin Galata-da akşamüstü. Saçlarını rüzgar parçalamasıdır bu şehirde aşık olmak ki bir sabah inip otobüsten kıvrımlarında Kireçburnu’nun yosunları koklamayıp dalgaları avuçlamadıysan bildiğin bütün aşklar, yalandır o zaman. Uğuldayan ki hep uğuldayan bir sancı ve durgun uykusuzlukla Hisar-da gölgen boy atmamışsa ne önemi kalır doğacak güneşin. Aşkca’da değil midir acırken dilin merhem niyetine gözlerin ve de sözlerin yoksa. Canım İstanbul karım İstanbul kızım İstanbul anam İstanbul babam yok benim. |
bu şehirde aşık olmak
ki bir sabah inip otobüsten
kıvrımlarında Kireçburnu’nun
yosunları koklamayıp
dalgaları avuçlamadıysan
bildiğin bütün aşklar, yalandır o zaman.
yedi tepeli şehir farklı ve özgün bir anlatımla rengine renk katmış... ve çarpıcı finaliyle şiirden ayrıldığımda İstanbul küçük bir çocuk gibi eteğimden çekiştiriyordu...
tebrikler şair tebriklerr.....