İstanbul'suz İstanbul'lularMarmara’nın mavisi vurulmuş dün akşamüstü sisistilasına uğramış tüm yıldızlar ve ay şavkı dalgalara hasret biriktiriyor rıhtımlar birer ikişer sönmüş fenerbalıkları karşı tepede Hisar hıçkırıyor bu yakada Rumeliçıkmazı gidilmesi gereken tüm adreslerin yolculuklarıysa aynı aşkın şarambollerinde son buluyor artık kavgasız geçilmiyor Üsküdar sabahları bizsiz sakinleşmiyor bu kent hüküm giymiş yalnızlığı büsbütün viran olmuş sokaklar ölüm sessizliği alıkoymuş Çukurcumayı ki çingenepazarı kurulmuyor sergüzeşt saatleri bir yorgunluk sarıvermiş alengirli caddeyi hiçbir şey almadan gülmüyor insanlar terk etmeli bu şehri imlası okunuyor yüzlerinde gözleriyse çorak mevsimlerin habercisi ulaklar yazmaya korkuyor mecmualarda deprem öncesi sinsiliği bürünmüş gecebültenleri doğrudan yana ağlayan yok yanlışa karşı bağırarak konuşan da ki nasıl da değersiz şarkılar hatta bütün isyanlar dumansız bir ateş gibi yazsam destan olacaktı bu aşkın şiiri odamın her köşesinde uzak bir şehir şimdi bak gör ne çok İstanbul’suz İstanbul’lular |