3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2403
Okunma
Kırılgan bir Ağustos’tu..Akşamdı vakit üstelik.. Ansızın büyümüştün sen..
Önce Rumeli Fenerinde..Ve sonra bütün şehirde..
Cezayir Menekşesi kokuyordu saçların..
Gülüşünün değdiği her yerde
tersine akardı zaman
Ürkek kanatlarında
mavi baharlar taşırken serçeler
Fener balıkları yanıp / yanıp sönerdi
İstanbul’un bütün denizlerinde
Gözlerine akşam çökünce
düşlere uyurdun sen
Benimse, midye keskisi acıtırdı parmaklarımı
/yine de/ İskamrozu paslanmış saldalcılar
el sallarken Rumeli Fenerine
Ilık bir türkü sarıverirdi Garipçe köyünü
Güneş ufka değene kadar
bir mevsim el değiştirirdi her gece
Yağmurlar yıldız olurken Hisar’da
ay ışığı saplanırdı karanlığın koynuna
Ve sen düşlerden uyanırken
mavi ve yeşil bir yol akardı sahil boylarında…
Acımasız bir sabahtı vakit
ellerimde bir tutam Cezayir Menekşesiyle
Döndüğümde şehire
gördüm ki
Bütün sokaklar ölmüştü seninle birlikte