0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
84
Okunma

Bir akşamüstüydü…
Sokağın başında senin gölgeni gördüm,
Rüzgâr hafifti ama içimde fırtınalar dönüyordu.
Bir ses “geri dön” diyordu içimden,
Ama dudaklarım susmayı seçti,
Çünkü senin sessizliğin benim sustuğumdan daha gürültülüydü.
Hani gülüşlerinle ısınırdı bu şehir,
Hani ellerin dokununca zaman bile utanırdı geçmeye…
Şimdi bir bakışına dünya yıkılıyor üzerime,
Ne oldu sana böyle,
Niye çattın gözlerini bana?
Ben hep aynı adamım,
Yüreğiyle konuşan, gözleriyle inanan.
Bir kere bile “git” diyemedim sana,
Çünkü bilirdim — gidersen ben kalmam ardında.
Sen bir adım geri çekildin,
Ben bir ömür uzaklaştım kendimden.
O gün, köşede bir çay ocağında otururken,
Bir yabancı sordu:
“Birini mi bekliyorsun?”
Gülümseyemedim.
Çünkü seni beklemek artık bir alışkanlıktan çok,
Bir cezaya dönüşmüştü kalbimde.
Sana dair her şeyi unuturum sanmıştım;
Oysa en zor unutulan,
Gözlerindeki o kırgın parıltıymış.
Bir zamanlar bana umut veren o bakış,
Şimdi yargılıyor beni,
Sanki ben yıkmışım aramızdaki köprüyü.
Kendimi savunamadım.
Aşkın karşısında herkes biraz suçludur zaten.
Belki de ben fazla sustum,
Belki sen fazla dinlemedin,
Belki kader fazla acele etti.
Ama ne olursa olsun,
Bir çift gözle dünyam değişti benim.
Ve o gözler şimdi bana buz kesmiş bakarken,
İçimden bir cümle yankılanıyor hâlâ:
“Niye çattın gözlerini bana?”
Bir ara,
Bir şarkı çaldı radyoda,
Senin sevdiğin eski bir melodi.
Elim titredi, sesini kısmaya bile kıyamadım.
Çünkü o an, sanki sesin duvardan süzülüp geldi,
“Unutamadın değil mi?” der gibiydi.
Cevap veremedim…
Çünkü sen çoktan unutmuştun,
Ben hâlâ oradaydım — o yarım kalmış cümlenin içinde.
Şimdi her gece kendi kendime konuşuyorum,
Aynı masada, aynı sessizlikle.
Bir hayalin oturuyor karşımda,
Gözleriyle sitem ediyor bana.
Ve ben yine soruyorum usulca,
Bir çocuk gibi, kırık bir sesle:
“Niye çattın gözlerini bana?”
5.0
100% (1)