Hanginize yeter
tüketirken hayatı ölüme birikir insan
güneşimi gölgeler sığ gülüşleriniz bulutlardan çocuk peydahlar kaldırım gülleri böyle çoğalır insanlığınız ! sanırsınız ; bir kesikte bırakılır adamlık ya da ince bir zarda yırtılır namus ar nedir bir bilseniz arsızlığınızdan utanırsınız gece; açık mezar her birinize ey insan beni sen bozdun kendini kaybettiğinde dilsiz surların geveze yazılarıyım bastırılmış açlıkların taşkın kavgaların sebebiyim özgürlük; kanadında sürgünse başsız güvercinlerin kayıp kuşağa borcumdur g e n ç l i k yarı çıplak vitrinlerde eskimeyen yüzüyüm bu kentin cumbaları göğsüme yaslı dar sokaklara açılır bacaklarım tokmağı düşmüş kapılarım açılmıyorsa yüzünüze, kalın orada ! sebepsiz fethetme telaşınız ellerinizde paslı geçmişim... medeniyete peşkeş çekilen sizin insanlığınız bacaklarıma yaslanarak çöken mor vücutlar sizin çocuklarınız sahipsiz cesetlerden daha acıtır canımı umarsız geçişleriniz farkında değilsiniz kim ki beni anlamaya kalksa yediverenime baksın gübresinde kaç kurşun ! ölüm kaç renk durur bende ! hanginize yeter göğümden sağıp göğsümden emzirdiğim mavi kimsenin kalabalığına çekemediği derin bir yalnızlık gözlerim |
Uzun zamandır bu kadar iyisini okumamıştım!