Muştular Vermek İsterdim Ülkenden ATA'm
Sen, laik Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu,
Türk’ün, Türklüğün adı, sesi ATA’m. Muştular vermek isterdim ülkenden sana kucak dolusu Üzgünüm; tablo karamsar, olamam iyimser! ... Diller başka, yürekler başka konuşurken Parsel parsel teslim edilirken yaban ellere ülken Bir kaya gibi sağır, bir pınar gibi dilsiz kalırken yöneten Nasıl beklersin benden muştular ATA’m? ... Ağıt yakıyor, göçe zorlanan kanatsız kuşlar! Tırmanıyor terör, alıyor can can can ATA’m Kan kokuyor toprak, kan kokuyor buğday. Elinde bayrağı, yüreğinde ATA’sı Vatanı uğruna şehit üstüne şehit düşüyor asker. Hainlerin tuzağında meçhul gezegen Sarmış ülkeyi karanlık düşlere gebe hayaller. Nasıl gelirim sana muştularla ATA’m? ... Uzaya gitmek mi? Sen ne diyorsun ATA’m? Toz-toprak içinde deney bekliyor laboratuvar Halı değil, kilim değil, Kara çarşaf ile türban dokuyor tezgahlar şimdi... Şeriat özlemi içinde beyinler, laiklik kan ağlıyor ATA’m! ... Kan ağlıyor! ... Yeniden çiziliyor kadın-erkek yol haritası, Kardeşi kardeşe düşman ediyor bir bez parçası Örtülü-örtüsüz diye ayrılırken beyinler Çınlıyor meclis koridorları türbanlı-türbansız Camilere hücum, okullar sensiz Çağdaşlaşacağız, ilerleyeceğiz elbet bir gün Hatırlanırsa eğer bilim, ilim ATA’m! ... İleriye değil, geriye sayıyor ülken, Her gün biraz daha geriye, karanlığa adımlar Oyun içinde oyunla kuruluyor yüzyılın dengeleri Yok ki sen gibi, yıldız gözlü, Güneş bakışlı vatansever... Esiyor arada, AB dedikleri yalan rüzgarı Sürüklüyor kapısına kadar, açmadan kilidi Gönderiyor geriye: “Git, şimdi git, bitince ödevlerin gelirsin tekrar”... ABD dersen, hep yanımızda sağ olsun! İstihbaratta bir numara, yok ediyor terörü! Nedense hep bizden, Türk’ten gidiyor ATA’m... İşte manzara bu, kan ağlıyor ülken Gel ATA’m, gel, sensiz olmuyor bu vatan. Uzat elini bir kez daha, dalgalandır Türkiye Cumhuriyeti semalarında Ay yıldızlı bayrağını Bekleyemez bu vatan şafak sökene kadar, gel... Sanma ki sevenlerin, biz devrimlerinin bekçileri, Yalnız 10 KASIMlarda ağlarız. 23 Nisanlar, 19 Mayıslar, 30 Ağustoslar, 29 Ekimler Bu tarihler sen değil mi, biz değil miyiz ATA’m Hangisini sayayım, gün var mı ki dokunmadığın? Hizmetini esirgediğin an var mı? Büyüksün ATA’m büyük, dünyada teksin... Yücesin, ulu önderimizsin... Nasıl ağlamayalım, nasıl yaşayalım ki sensiz? Biz değiliz ki ağlayan yalnız? Kabrindeki mermer, toprağındaki börtü-böcek de ağlıyor Tüm canlılar ağlıyor ATA’m, evren ağlıyor... Duymuyor musun toprağın iniltisini, suyun sesini? Bak nasıl da gözyaşı döküyor çağlayan Biz ağlamazsak eğer utanmaz mı bedenimiz, Kızarmaz mı yüzümüz ATA’m? Neden döküyor yapraklarını her Sonbahar ağaçlar Düşündün mü hiç ATA’m? Her yaprağı, sana akan bir damla yaşıdır ağacın; Ki, her 10 Kasım’da bir başka ağlar bahçeler-bağlar Kaç yıl oldu yalnızız, kaç yıl oldu hasretiz doğru söze Uzat elini, kurtar bizi yeniden, kurtar ATA’m... Ben, senin öğretmeninin kızıyım, Ülkemin kadını, anası, bacısı, bekçisi; Çocuklarımın beyin gücüyüm, ATATÜRK’çüyüm Sendeyim ATA’m, çoluk-çocuk ailece sendeyiz. Türk Kadınıyım ben, peçeyle koruyamam erdemimi, Arım, namusum özümdedir benim. Güneş’in ışıltısıyla bağlıdır beynim yüreğime. Softa iliştiremezler, Tesettür kefenine de koyamazlar beni ATA’m Alnım açık, yüzüm pakken Neden olsun ki saçım günahkar ATA’m? “Türk’üm, doğruyum, çalışkanım” Kadınım, anayım, bacıyım, bu vatana bekçiyim Yakışır mı esaret, yakışır mı tesettür bana Soruyorum sana ATA’m, soruyorum? ... İffetim korunurken ruhumda, Yüreğimde gizlenir arım, edebim. Zarafetin temsilcisi, Türkiye’min onuruyum. ATA’mın anası, bacısı, kadınıyım ben... Ölürüm de olmam kimseye teslim, Alırım öcümü, bırakmam yerde kanımı Yar etmem, vermem düşmana vatanı Bir karış toprağını bile vermem ATA’m. Biliyorum güzel haberler gönderemedim Muştularla gelemedim KABRİNE Ama, sözüm sözdür ATA’m Sensiz kalmayacak asla bu vatan... Karanlıkların düşmanı, CUMHURİYET’in bekçisiyiz Ve SENİN muştuların ATA’m... Rukiye Çelik 10.11.2008 11:12:00 |