1
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
163
Okunma
Bir soğuk odaya sıkıştı kalbim,
Dört duvarın arasında suskun bir saat işliyor.
Her dakika, kara bahtımın hatırlattığı
Bir yara daha,
Bir ömür daha eksiliyor.
Bir adam var bu boş odada,
Kırgını geçmişe,
Geleceğe kör.
Kan mıyorum zamanın yalanına,
“Her şey geçer” diyen fısıltısına.
Çünkü geçmiyor.
Her saniye seni beklemekle ağırlaşıyor,
Her dakika kalbimi kesiyor.
Ve ben deliriyorum.
Bir çiçek gibi açtım baharında,
Bir gelincik gibi kan kırmızısı yandım,
Ama rüzgâr esti,
Zaman savurdu yapraklarımı.
Geriye yalnızca
Bir bekleyişin iskeleti kaldı.
Ruhu revan bir nehir gibi akıyor zaman,
Ben ise kıyısında taş kesilmişim.
Ufukta seni arıyor gözlerim,
Ama sen hep ertelenmiş bir yarın gibisin.
Yağmur vuruyor pencereme,
Her damla, saatlerin gözyaşı,
Sonra bir güneş doğuyor,
Sonra yıldızlar sönüyor,
Ve ben hep aynı yerdeyim,
Aynı döngünün kollarında.
Hayat, beni defalarca yıktın,
Ama ben hâlâ ayaktayım,
Çünkü bir gün sen çıkarsın diye
O uzak kapıdan.
Bir gün belki bahar gelir,
Ve senin nefesinle yeşerir kuruyan dallarım.
O gün bu döngü kırılır,
Ama o güne kadar,
Her saniyeyi zincir gibi sürükleyeceğim.
Ey kader!
Özgürlük pusulam kader değildir artık,
Benim pusulam sensin.
Ve ben,
Bu döngüye rağmen,
Sabırla büyütüyorum isyanımı.
Çünkü umudum hüzün, yolum sol yanım
Ve bu yol,
Zamanın çarkında dönüp dolaşıp
Yine sana varıyor.
ZAMAN TÜNELI
04.09.2025
5.0
100% (3)