0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
73
Okunma
Gecenin koynunda bir hicrân türküsü,
Bir nefes ki ne geldi, ne gitti,
İçimde bir yokluk, bir bâki sükûn,
Fânîden geriye kalmadı ne his ne hicrân.
Ey cân-ı dil, ey sırların sultânı,
Bir yârin arkasında mı kaldın,
Yoksa vuslatın kapısında mı bekledin?
Kim bilir hangi gece seni eritti,
Kim bilir hangi aşk seni yok etti?
Bir hicran gecesi ki, hiçliğe açılır,
Ne şimşek var, ne yıldırım, ne feryad, ne sükûn.
Sanki âlemin kendisi nefessiz kalmış,
Yoklukla dolmuş, varlığı terk etmiş.
Kalbim, kâinattan çekilmiş,
Nefs-i emmareden sıyrılmış,
Benlik maskesini düşürmüş,
Ve şimdi yalnızca O’nunla dolmuş.
Bir aynada gördüm kendimi,
Ama o ayna artık kırık,
Her parçası ayrı bir varlık,
Her parçası yokluğun resmi.
Ey fânî, ey yokluk deryası,
Sen ki fenâda bir inci,
Bir zerre kadar kalmadı geriye,
Kalmadı adın, kalmadı kimliğin.
Artık ne dünya ne dünya malı,
Ne heves, ne kuruntu, ne keder,
Bir tek varlık kaldı: O varlık,
O vuslat ki her şeye değer.
Bir hiçlik gecesi ki sonsuza erer,
Orada ne ben kalır ne sen, ne o, ne bu.
Sadece bir nur kalır, o da Allah’tan,
Ve o nurda erir bütün varlıklar.
Ey dil, sus artık, konuşma boş yere,
Çünkü bu gece her söz yetersiz,
Her laf, lafın bittiği yerde kalır
Ve her kalp huzura erer bu gece.
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ
(2 Ağustos 2025)
5.0
100% (1)