10
Yorum
41
Beğeni
0,0
Puan
599
Okunma
Sevgili dosttan öte kardeşim, sırdaşım, yoldaşım Ayşe’ye İthaf edilmiştir.
Bu sabah
çürüyordu cam önündeki sandalye,
Gölgen, çatlamış ışığın kalbindeydi
kahve soğumamıştı
zaman mühürlenmişti belki de.
Ve o çikolata...
“Tek olsun, ama güzel olsun,” derdin
şimdi tabağın ucunda
yokluğunun minyatür bir heykeli gibi
sessizce çözülüyor
Seninle neşelenirdi dünya
kahkahalarımız camdan taşar
bir tılsım gibi yükselirdi göğe
mavi, utançla gülümserdi
yakası açılmadık küfürlerimize.
Durdu şimdi zamanın kalbi
her suskunluk
boğazımıza vurulmuş görünmez bir mühür
saatler göz kapaklarımızın ardına gömüldü.
Nasıl vedalaşılır seninle?
“Ölme,” demiştik
daha çok kahve içecektik
dünyanın deliliğini paylaşacaktık
gülerek, ağlayarak, çıldırarak.
Sen
usulca çekildin bu dünyadan
gözümüzün önünden silindi hayalin
bir pencere aralanır da
başka bir aleme geçilir ya, işte öyle.
Bizse
artık bir pencereye değil
ölümün göz bebeğine bakıyoruz.
Bu bir veda değil
bu, küle yazılmış bir yemin.
Yine de her sabah
bir fincan kahve yapılacak
çikolata, usulca bırakılacak yanına
ölümden çalınmış bir ritüel misali
kahkahan yankılanacak içimizde
bir azizenin gülüşü gibi
kutsal, içten ve kırık.
Ve
Her kahve yudumu
mezarına dökülen bir öpücük olacak….
AY PARÇASI / MEHPARE
16 TEMMUZ 2025 ÇAM SAKURA HASTANESİ / İSTANBUL