0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
68
Okunma
Ya Resûlallah,
Sen yoksun diye yedi kat gök suskun
Arz titriyor ismini anarken
Zemzem bile durgun aktı bu sabah,
Ey kalbimize can olan Nebî!
Ey hicretin yıldızlara yön veren yolcusu!
Sensizlik, öyle bir karanlık ki
Gece kendini inkâr eder oldu
Bir yetimin göz yaşında boğuldu Medine
Bir garibin iç çekişinde dağıldı Cebrail’in sesi…
Sen yoksun...
Gözümüz seni görmeyince
Görmeyi de istemez oldu
Görmeyi sevdiğimiz ne varsa,
Seninle anlam buluyordu çünkü.
Ey alemlere rahmet!
Sonsuzluğa yürürken yeryüzü,
Adımlarına sığınmış bir ümmetiz biz
Her feryadımızda “ümmetî, ümmetî” diyorsun
Bizse her suskunluğumuzda senden uzaklaşıyoruz...
Yandım ya Nebî,
Yandım ki her secde sana uzanan bir yakarış,
Her dua bir sızı oldu dilimde
Sen yoksun ya,
İşte bu yüzden
Ben, ben olmaktan da vazgeçtim.
Ey gönlümdeki mahzun ay,
Yokluğuna ağlayan her saniyede
Gözlerim takıldı zamana
Bir ömür seninle doluydu da,
Sen gidince
Zaman boşaldı içimden
Saniyeler bile sensizlikle doldu…
Ya Resûlallah,
Gözlerin nûr idi…
Bakışların ferahlıktı âleme
Şimdi her bakış, bir hicran
Her çehre, bir virâne
Her kalp, bir yitik Medîne
Seni soruyor toprak,
“Ne vakit döner?” diyor çiçek
“Adını andığında gözyaşı neden?”
diye soruyor çocuklar annelerine
Ama hangi anne anlatabilir yokluğunu sana?
Kim açıklayabilir “sen yoksun”u,
Ümmetin dili tutulmuşken?
Kimi sabahlar kuşlar sustu
Kimi akşamlar ezan yankılanmadı
Çünkü içimizde seninle yankılanan
Rahmet sesiydi,
Kainatı ferahlatan bir nefestin sen
Yokluğunla kaldı her köşe
Seni andıkça
Medîne’nin hurmaları ağlıyor,
Buhârî’nin satırları göz yaşında boğuluyor
Sana methiye değil bu,
Sensizlikle yanmış bir ümmetin
Son sığınması…
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ / LARDES SYMPRA
5.0
100% (1)