0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
62
Okunma
(Mevlânâ & Şems’in kalpte yankılanan aşkı üzerine)
Sen bana
Işıkla geldin
Ama ben
Sana bakarken
Kendi gölgemde kayboldum.
Çünkü sen,
Sadece bir insan değil,
Bir aynaydın.
Baktıkça kendimi gördüğüm
Ve her bakışta
Beni benden eksilten
Bir sırdın.
Seninle konuşmak
Suskunluğu öğrenmekti,
Ve sen sustuğunda
Ben içime çekildim.
O sessizlikte
Bir aşk serpildi
Ama ten gibi değildi,
Gül gibi değildi…
Bir harfin ucundaki
Ateş gibiydi.
Senin yanında
Her kelime yanardı.
Ben sustum.
Ve o sükûtta
Aşk pişti.
Ey Şems,
Sen bana
Aşkın harfini öğretmedin,
Harflerin sustuğu
O yüce hâli öğrettin.
Seninle kalmak
Sana sahip olmak değilmiş,
Aksine
Sana ulaşmadan
Yanmakmış.
Ben yandım.
Ama bu ateş
Yok etmedi beni.
Ben yandıkça
Arındım.
Senin gidişin
Bir terkediş değil,
Bir terbiye edişti.
Ve ben,
O gidişle
Kendimi buldum.
Bir gölgenin içinde kaldım
Ama o gölge
Beni hakikate taşıdı.
Çünkü hakikat
Her zaman ışıkla değil,
Bazen
Gölgeyle gelir kalbe.
Sen gittin,
Ama geride bıraktığın
Sessizlik,
Bütün sözlerden
Daha yüksek yankılandı içimde.
Ey Şems,
Ben seni
Bir güneş gibi sevmedim,
Ben seni
Gölgesiz hâlinle sevdim.
Çünkü sen
Yalnızca aydınlatan değil,
Aydınlatanla
Kaybolmayı öğreten idin.
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ / LARDES SYMPRA
(14 Temmuz 2025)