Şükredecek Ne Çok Şey Var
Karabasan
artık kış tek odalı evimizin hanaya bakan perdesiz penceresinde buğu hıdır , küpeli , hanım cama dayandı çanakları, bir de tıkaçlı su testisi başına ters geçirilmiş tası, sobada kaynayan erik hoşafının kokusu tüm odayı kaplamış cama parmakla yapılan çiçeklerin en alt noktaları siğim-siğim süzülüp yol yol açılmış buğulu camlar eliyin tersiyle silince, dışarısı ala-bulanık parlak görülür göz kamaştırır, tenha yollardaki evlerin tepelerindeki sarımsı bir parlayış gölgesiz bir manzara; bir diğerini yok eder onca çatı her taraf kar örtülüdür adı üstünde derler, kel alaka kara kış yutmuş kar adeta yutmuş geniş avlunun çapraz köşesindeki sadece penceresi belli var gibi yok gibi dedemlerin evini saçak aralarını, serçeler yurt edinmişti birkaç damla daha aşağıya doğru yol aldı camlarda katıldı başka yollara kendiliğinden mecrasını buldu su; su bugüne kadar hiç şaşırmamış şaşmamış unutmuş! unutmuş güneş, yaz yakıcılığını belli-belirsiz bir ışıltı gökyüzünde bir yerlerde unutmuş! unutmuş, açılıp-kapanmaya, gelip gitmeye hayvanlara geçit vermeyen sırık cümle kapısı! gıcırtıyla kapanışını hafiften yan yatmış yarı beline kadar, kara batmış şartları kanıksamış kanıksamış kanıksamış avluyu çepe çevre kuşatan yığma, taş duvar üstü çalı çelenler karakışa kafa tutulmayacağını, rüzgar, avludan çıkan ayak izlerini silmeye kararlı savurmakta karları, kürünmüşlük bırakmamış kaybolmuş, kaybolmuş badem ağacı, badem ağacındaki salıncak, oynaşan kuşlar, ya elma ağacı elma ağacı bu kadarcık mıydı bu kadar mıydı dalları belli-belirsiz beyazlanmış kaçışmış kuşlar, sürüyle uçuşan sürüyle konan cıvıl cıvıl kuşlar hep birlikte aynı yönde, yanılmadan uçmuşlar birbirleriyle çarpışmadan bütün kuşlar kaçışmış gitmiş gitmiş dedem; Köy Odasında yarenlikte ebem komşularda gezmekte gideli epey olmuş olmalı ne gelen, ne giden bir ayak izi ne açık bir cam kara-örtü damları kürünmemiş, yuğulmamış sönmüş sönmüş ocakları, tütmüyor bacaları sobaları yanmıyor olmalı bütün manzaramızı kapatan, genzimizi yakan duman ortalığı kaplamamış küllenmiş sönmüş bizim soba da kedimiz yerinde değil babam odunda belki hayada odun yıkılmamış kazma-tahra semer pinar odunları yanında değil ablam ahıra inmiştir ya da komşu kızlara keşikte okulda değilse abim okulda mı hâlâ yoo bu gün tatil daha dün almadı mıydı, ilk karnesini ilk karne velisince henüz imzalanmamış, anam komşuda halı dokumakta kardeşim anamın sırtında sarılı olmalı salıncağında olsa çoktan ağlardı salıncak dingin belli ki, bu gün hiç sallanmamış susmuş susturulmuş çocuklar yasaklanmış sokaklar bomboş okul bahçesinde olmalı çocuklar pazardan geleceklerini bekliyor olmalılar hayret! kapının şırkıldağına yetişiyor boyum papbalarımın içi kar giyilmiyor, takır takır, üşümüş, donmuş, ıslanmış üşümüş ıslak-mıslak varsın olsunlar kar bembeyazlıktan öte yumuşacık yaşasın!!! benden başkasının izi yok, karda benimde ilkinkinden sonra geri de gidemiyorum papbam kara saplanmış saklanmış, daha dün evlerine dönen davar horozdan kaçan tavuklar öten-horozlanan horozlar dam ucunda yatan sinece çomar açılmayı unutmuş komşu kapılar köye ölü toprağı saçılmış yakınmış yakınmış ağabeymin okuldan gelmesi bugün okul tatildi değil mi, ahırdan da sesler gelmiyor dedem köy odasından ebem komşudan, ne zaman gelir? babam pazara mı gitti, kahveye mi bu karda çifte gidecek değil ya öyleyse çomar? ablam kimbilir kimlerde keşiktedir kardeşim salıncağında değil ya anam? anam? anaa…!!! anaaaa!!!! (bazı şeylerin karabasan olması ne güzel.) çok şükür KELİMELER hıdır: dilik yapraklı sardunya, cenan küpeli: cam güzeli hanım cama dayandı: sardunya kara örtü: toprak dam |
YAŞANTIMIZDAN PAYLAŞIM AŞAĞIDAKİ DİZELER:
tek odalı evimizin
hanaya bakan perdesiz penceresinde buğu
hıdır , küpeli , hanım cama dayandı çanakları,
bir de tıkaçlı su testisi
başına ters geçirilmiş tası,
sobada kaynayan erik hoşafının kokusu
tüm odayı kaplamış
BİZİM VE SİZİN KÖY DE ÖYLEYDİ.
YOLUN SONUNDA:
geniş avlunun çapraz köşesindeki
sadece penceresi belli
var gibi yok gibi
dedemlerin evini
saçak aralarını,
serçeler yurt edinmişti
O SERÇELER BİZİM KÖYDEKİLERLE AMCA ÇOCUKLARIYDILAR.
ŞEHİRDEKİ OKULDAN GELECEK AĞABEY ÖZLENİR. BİR TEPEYE ÇIKILIR. YOLLAR GÖZLENİR.
şükredecek ne çok şey var. şİİR OKUMAk en azından örneğin.