0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
90
Okunma
I) Sâhil-i Nûr
Şeb-i velâdetinle doğdu ruh-ı cümlenin gül-i gülzârı.
Nefes-i Ahmedî düştü arşa
Rahmet-i rahmân ırmağı,
Sudu içen gönül kesildi
Pervâne-i şebhâb-ı bahârı.
II) Hicrân Bestesi
Bir haber uçtu kevserden
“Habîbin doğdu ey kalbim!”
Âsumâna nur aktı,
Titredi semâ kalbim.
Özlem coştu göğsümde,
Tufan koptu sol yanım;
Cümle cihan toplansa
Susturamaz nîdâmı.
III) İnci Tohumları
O gece
Kâbe duvarlarına yaslandı zemin;
Bir bebek ağladı… değil,
Rahmetin ilk seher rüzgârıydı o.
Kalplere birer inci tohumu serpildi,
Her tanede “Muhammed” yazılı;
Zaman taşlaşsa da
O taneler büyüdü,
Gönül derinliklerinde birer kevser oldu.
Ve şimdi,
Ne yana dönsem
Âlemin elifi,
Sidre-i Müntehâ’nın sır perdesi.
Aşk…
Tarifsiz bir mim,
Sessiz bir yakarış,
Kelâmın ötesinde kelâm.
IV) Yakarış-ı Firdevs
Hicâb-ı cemâlinden aç nûr-u hâl.
Ebedî muhabbetle meftûn edâ,
Ki lübb-i vücûdumda kalsın visâl.
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ / LARDES SYMPRA
(Bir kere inci ekildi mi kalbe, cihan pervâne olur âşka…)
5.0
100% (1)