0
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
207
Okunma
Sözyaşlarımdan değer dökülüyor dağlara ovalara
Uğurböceklerinden akrep mısralarına
Gönlüm vurulmuş kangren yavrularına
Tûrkuaz bir beşik sağlıyor beni
Düştüğüm makaslar şakırdıyor ellerimi
Bir aşka gebe bir tuval arkası...
Burkulmuş bir endamı gönlügâr ediyor gözlerin
Hâfiyken
Dar kelime dağarcığıma sığınıyor sonra
Tepetaklak bir sultanı har eylemiş geceye
Sarhoş ediyor tarumar edilmiş bir bakiye cemâliyle
Feri inen gözlerle aşık ediyor seccadeye
Kuyulara gafletiyle aşk ediyor hafide celaliyle...
Aklım saki yâ dedim sonra
Uçurum deryasında bir ışık vurulur karanlıklara
Kör bir ışığa ayaydınlık
bir çığlığın unutulmuş esrarında yıkılmışım
Yutkunur bir elmasta suretini gafletim olsa ne yazar
Şuurumda bir velvele vurur deli sukûtumu
Sızı veriyor cevazımda bir vaveylâ miktarınca
Çünkü sen ışıktan da parlaksın
Denizde güneş ışınlarıyla ilham aramaktan yoksunum
Öyle bir derdim de yok
Mavi bir yığın şiyârdır gözlerinden fışkıran sanki
Sılada bir kuytu ufuk rüzgarına
Sobelenerek seni
Beklemek bir sofradır satırlarıma
Nereye varırsa sonu
Sonsuzluğum ayaklarının altında halfetiyken
Düş bir kırıntı bulutlarında mumun
özlemdir belki
Hala yanıyorsa közünden şarabın
Bala uyanıyorsa sözünden serabın...
İnce bir yol akar suratından aşağıya
Neye kâr olur ziyanı zevalin
Çünkü sen akıllara ziyan
Hükümlere mihrimân kalırsın
Buzlu seccadeler cenneti yarenim olur
Saklı buharlar kokan hamamlar da öyle
Şuurumda bir sen varken
İster şarabını anla
İçe içe kana kana
İstersen deliler gibi sarhoşluğumu
Bir bilsem nasıl da vurgumum ikinize
Sen aklıma misafir
Ben aklımda sıfır
İkimiz ne çok ayrı dünyaların insanıydık
Gezgin imgeler...
5.0
100% (3)