9
Yorum
47
Beğeni
0,0
Puan
697
Okunma
Gün ağarırken
Karşı damların kırmızı kiremitlerinde
Uçan balonlar gördü
İçindeki çocuk
Gizli saklı düşler serinliğinde
Gülümsedi
Perdede ki kediye benzettiği desene
Yarı açık gözlerinde
Bir masal ülkesi kurulmuştu
Bir neşe pırıltısı
Kedi sırtında uçan halılar
Bulutlardan saraylar
Ve gülüşünde
Yalnızca çocukların bildiği sırlar
Birdenbire döküldü dudaklarından
Oynak bir türkü
Büyümeyen harflerin dansı
Uyku ile uyanma arası bir düş
Gün yükselince pencerede
Açılınca
Yarı uyanık gözler
Bir anda dağıldı saraylar
Bulutlardan geriye
Sadece sessiz kiremitler kaldı
Ne çocuk vardı, ne de hikayesi
Ve sonra,
Karanlık bir köşeden çıktığında o ses
Bir içsel cellat gibi,
Eğilip fısıldadı çocuğun kalbine
“Büyü artık çocuk!’’
’’Maskeleri bırak, renkleri söndür
Uzat küçük ellerini
Camdan sarayını paramparça et
Masumiyetin yitip gitsin
Tozlu raflarda unutulmuş bir oyuncak gibi’’
’’Hayallerinin yükünü sırtına al
Gözlerinde yıldızlar bir bir sönecek artık
Yüreğin, kalın taş duvarların ardına gömülecek
Korkulardan, utançlardan,
Ve gecelerin uğultusundan
Dikenli bir taç öreceksin başına.”
Ve o an
İçinde çocuk olan yere indi
“Yetişkinler Tanrısı”
Bir sabah çığlığı gibi yankılandı sesi
"Büyü çocuk!
Oyun bitti artık.
Dönüş yok!"
AY PARÇASI / MEHPARE
HAZİRAN 2025 İSTANBUL