0
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
189
Okunma
Ay ışığı deniz fenerleri gibi söndü bu akşam
Pencerelerini örtü İstanbul.
Günahlarım tenhalara gömüldü
Balıkçı oltalarında unuttum bekleyişimi.
Son umudum, idamlık bir balığın kursağında
Kulağına fısıldıyorum:
—Neden yaptın?
—Açlık ağırdı, diyor.
Zifir karanlıkta bir bank.
Deniz avuçlarımda kırılır.
Hisar da hâlâ kanlı savaşlar.
İstanbul kadar eski bir aşığa döküyorum içimi:
—Kalabalık ruhumu eziyor.
Bir dal türkü diledim.
Eski bir Rum ezgisi çekiyor cebinden,
dumanı gemilere savrulur.
Bir tekne süzülür denize.
Gözlerimde bir an titriyor.
—Çekil önümden, diyorum usulca.
Zaman bir an duruyor.
İçimdeki sızı tenhalara karışır
denize, bir balık gibi kavuşur.
Aşık başını eğip kayboluyor.
Gülümsüyorum, balıkçı oltalarına bakarak.
Bankın ucunda kendimi dinliyorum.
Deniz de dingin bir fısıltı.
Resmedilmemiş ölümün karartısı
Azaldığın kadar zerk olur meret
Kim bilir hangi çehre de Kalıntısın?
5.0
100% (6)