3
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
241
Okunma

Bazı diller vardır ki sözlüklerde yer almaz; ne alfabelere sığar, ne kurallara… Kalbin kendine özgü, unutulmuş bir lisanı vardır—yalnız bakışlarla, susuşlarla konuşan…
Bu şiir, zamana yenik düşmüş o dili arar.
İnsanın kendi iç sesini bile duymakta zorlandığı bir çağda, yüreğin unuttuğu kelimelere yeniden kulak verir.
Sevdanın, imanın, insanlığın sesini taşıyan bu unutulmuş lehçede; geçmişin izleriyle bugünün sessizliği buluşur...
Bir zamanlar konuşurdu kalbim,
Ses gerekmezdi, harf aramazdım.
Bir bakışla, bir susuşla anlardım,
Sevda kendi lisanını fısıldardı.
Şimdi…
Bir yabancı gibi geçiyor hisler,
Sözcükler çok, ama anlam yetim.
Ne bir "merhaba" içten, ne bir "vedâ" derin—
Kalbim susmuş, dili unutmuş benim.
Bir hatırada gizli o eski lehçe,
Bir gülüşte, bir dokunuşta yaşar.
Belki de yalnız çocuklar bilir onu,
Ya da dualar…
Henüz gözyaşına karışmamış olanlar.
Kalbin unuttuğu dilde ağlarım,
Bir nida olur, düşer boşluğa.
Kimse duymaz belki, kimse bilmez,
Ama o dil hâlâ susmaz rüyamda.