3
Yorum
19
Beğeni
5,0
Puan
200
Okunma
Kapının önünde unutulmuş bir rüzgârım ben
Çırpınıyorum
dizlerinde ağlayan bir çocuğun sessizliğiyle
İçime gömülen bir feryat gibi
İçimde,
paslı anahtarlar gibi dönüyor geçmişin yankısı
Her adım, başka bir boşluk
Sanki göğsümde yuva kurmuş bir göçmen kuşun kaybettiği yön gibi
Kanatları kırık, çaresiz
Gözlerim,
sırlarını saklayan aynalar artık
Bir bakışta dağılıyor kırk yıllık geceler
Ve sen,
hiç gelmeyecek bir sabahın adı gibisin Dudaklarımda
bir dua gibi fısıldadığım, cevapsız kalan
Eşikteyim
Gidenin ardında kalan harfler gibi yarım
Ne ileri, ne geri
Yalnızca bekleyen bir nefesim şimdi
Duvarda asılı, unutulmuş bir saat gibi
Zamanı olmayan, sesi kesilmiş
Yüreğim…
bir şiirin ilk mısrasında donmuş
Kalemi tutan parmaklarım kadar soğuk
ama hâlâ seninle yanıyor
Kül olmadan, susarak
Ve her gün,
Aynı eşikte duracak bu yürek
Ama bekleyebilecek miyim kim bilir
Çünkü her bekleyişte biraz daha eksiliyorum
…Ve her eksilişte biraz daha ölüme benziyor adın
Gölgen, dilimde kuruyan bir dua şimdi
Ve ben, kendi içimde gömülecek kadar yalnızım
Eksiliyorum azar azar
5.0
100% (4)