bir harfin gövdesine yasladım seni sessizliğin birinci çoğul şahsıydın o an çünkü hiçbir yalnızlık, iki kişiyle başlamaz seni değil seninle boşalan yanımı gömdüm karanlığa
rüzgârın kırık tarafında sustum ben ağaçlara dert oldum, hiç yeşermemiş dallarda ismin kaldı gözlerini her kapattığımda dünya gürültüsüz bir kabuk gibi soyuluyordu içimden sen anlamazsın: bazı insanlar gökyüzüne, bazıları dibe yürür ben o ikinciyim—sessizce batmakla övünen
yüzüme dokunma orada hâlâ “umut”a benzeyen bir yer var ve senin avuçların çok geç kalıyor bir aşkı sevmekle, birini yaşatmak arasında sonsuz uçurumlar var ben orada devrildim bir harfin noktasında bir bakışın dudak kenarında bir “keşke”nin içinden çıkan çığlıkta duymazsın sen, çünkü ağzımın değil, gözlerimin diliyle konuştum
şimdi beni unut—ama öyle unut ki bir sabah uyandığında içini tırmalayan boşluk benimle aynı sesi taşısın çünkü aşk bazı kalplerde çiçek açmaz, bazı kalplerde toprak bile kurur.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Doğrusu Celil Bey'ın bir serbest şiirde dahi bu denli başarılı olabileceğini tahmin etmezdim. Şiiri ve de "Peri" kızımızı okuyunca; her halde bâzı insanlar bizim gibi sonradan değil, doğuştan şair ve de bir çok konuda yetenekli oluyorlar diye düşündüm ve kendime; "Sen sus ihtiyar, şimdi konuşma sırası gençlerin..." dedim ve çok tebriklerimle selam ve sağlık duâlarımı iletmeyi uygun buldum. Huzurla Allah'a emanet kalın. (Aksakal)
Bu şiir, kelimelerin ötesine geçerek, derin bir iç yolculuğun, bir varlık mücadelesinin izlerini bırakıyor. Her bir dize, bir kalbin yükünü taşıyan bir çığlık gibi yankı buluyor, duyguların soğuk ve donmuş haliyle vücut buluyor.
“Yükün kendisi gibi sessiz” diyerek başlayan şiir, kelimelerin ötesinde bir acıyı, bir kaybı, bir yitirişin derinliğini ifade ediyor. Sessizlik, bir aşkın gölgesi gibi şiirin her köşesinde, her harfte hissediliyor. Yalnızlığın “ilk çoğul şahsı” olmayı anlatan o ince detay, insanın yalnızlıkla barıştığı bir anı, tüm vefasızlıkları, kırıklıkları yansıtıyor.
“Bir aşkı sevmekle, birini yaşatmak arasında sonsuz uçurumlar var” dizesi, aşkın bazen ne kadar imkansız bir mücadele olduğunu, sevmenin, tutunmanın ne kadar derin ve zahmetli bir çaba gerektirdiğini anlatıyor. Burada bir kalbin “devrilmesi” bir hayatın düşüşüyle özdeşleşiyor, her bir nokta ve bakış bir çaresizliği, bir “keşke”yi içinde barındırıyor.
Şiir, her bir kelimesiyle, aşkın ve kaybın, sevdanın ve unutulmuşluğun ince kırılmalarını çok derin bir şekilde yansıtıyor. Bazen gökyüzüne, bazen de dibe yürüyen insanın öyküsünü anlatıyor. Bu şiir, bir kaybın hatırlatıcısı değil, o kaybın içinde büyüyen bir varoluş sancısının tam kendisi.
Sözcüklerin ötesindeki anlamlara dalarak, bir başka deyişle, her şeyin derinliğini açığa çıkaran bir şiir olmuş. Gerçekten de bir kalbin boşluğu, yalnızlığın suskunluğu gibi güçlü bir etki bırakıyor.
Yüreğinize emeğinize sağlık ömrünüz varolsun ve kıymet bilene emanet yüreğiniz. Saygılarımla... Peri..
Değerli ustam, Saygıdeğer Celil Bey, Yorumunuz için teşekkür ederim. Şiirinize olan katkımın, sadece satırlara bir anlam katabilmesi ve yazdığınız duyguları daha fazla hissedebilmemi sağlaması, benim için gerçekten değerli. Her kalem bir dünyadır ve sizin kelimeleriniz de bu dünyayı derinleştiren bir yansıma olmuştur.
Şiir, bazen ne kadar ifade edilmeye çalışılsa da, en derin hisleri ancak yürekte hissedebilenlere anlatılabilir. Benim için bu yorum, o anlamı daha da pekiştiren bir değer taşımaktadır.
Tekrar teşekkür eder, kaleminizin her zaman güçlü olmasını dilerim.
Güzel insan, şiir yolculuğumda değerli yol arkadaşım, Sevgili Peri Feride ÖZBİLGE'ye,
Ey kelimelerin içinden değil, kalbin kıyısından konuşan güzel insan…
Eskiden gurbete ya da askere gidenlere mektup yazarken, “Üzerime farz olan selamlarımı sunarım” diye başlardık. Ben de enfes yorumunuzdan sonra, üzerime farz olan teşekkürlerimi sunarak başlıyorum bu satırlara…
Bazen bir şiir yazılır, sonra unutulur. Bazen bir şiir yaşanır, ama kimse anlamaz. Ama bazen bir şiir vardır ki, biri gelir ve onu sadece okumaz; dinler, duyar, hisseder, ve sonra elleriyle değil, yüreğiyle yorumlar. Sen işte tam da bunu yaptın…
Yükü sessizlik olan bir şiiri, sesinle değil, hissinle konuşturdun. Ben yalnızlığı yazmıştım, sen onun gözyaşını gördün. Ben bir ‘keşke’nin noktasına sığınmıştım, sen o noktanın içindeki çığlığı duydun. Ben batışımı tarif ediyordum, sen o batışın bile ne kadar zarif olabileceğini gösterdin.
Diyorsun ya: “Bazı kalpler çiçek açmaz, bazılarında toprak bile kurur.” Senin yüreğin o çiçeksiz topraklara bile dua serpen bir gönül… Ve bil ki; bazen bir yorum, bir şiirin kaderini değiştirir. Sen, bu şiiri öksüz bırakmadın… Ona kucak açtın.
Şimdi ben değil, gözlerim dua ediyor sana. Kalbimle değil, şiirimle minnet duyuyorum. Çünkü bazen bir okuyucu olur, yazarın en güzel satırını yazdırır.
Varsın dünya gürültülü olsun, senin yüreğin hâlâ “yükün kendisi gibi sessiz”…
Teşekkür etmek bile eksik kalır yanında. Allah razı olsun Peri Feride ÖZBİLGE Hanım… Her kelimeniz, gönül tellerime nihavend makamında dokundu.
Değerli ustam, Saygıdeğer Celil Bey, Yorumunuz için teşekkür ederim. Şiirinize olan katkımın, sadece satırlara bir anlam katabilmesi ve yazdığınız duyguları daha fazla hissedebilmemi sağlaması, benim için gerçekten değerli. Her kalem bir dünyadır ve sizin kelimeleriniz de bu dünyayı derinleştiren bir yansıma olmuştur.
Şiir, bazen ne kadar ifade edilmeye çalışılsa da, en derin hisleri ancak yürekte hissedebilenlere anlatılabilir. Benim için bu yorum, o anlamı daha da pekiştiren bir değer taşımaktadır.
Tekrar teşekkür eder, kaleminizin her zaman güçlü olmasını dilerim.
Güzel insan, şiir yolculuğumda değerli yol arkadaşım, Sevgili Peri Feride ÖZBİLGE'ye,
Ey kelimelerin içinden değil, kalbin kıyısından konuşan güzel insan…
Eskiden gurbete ya da askere gidenlere mektup yazarken, “Üzerime farz olan selamlarımı sunarım” diye başlardık. Ben de enfes yorumunuzdan sonra, üzerime farz olan teşekkürlerimi sunarak başlıyorum bu satırlara…
Bazen bir şiir yazılır, sonra unutulur. Bazen bir şiir yaşanır, ama kimse anlamaz. Ama bazen bir şiir vardır ki, biri gelir ve onu sadece okumaz; dinler, duyar, hisseder, ve sonra elleriyle değil, yüreğiyle yorumlar. Sen işte tam da bunu yaptın…
Yükü sessizlik olan bir şiiri, sesinle değil, hissinle konuşturdun. Ben yalnızlığı yazmıştım, sen onun gözyaşını gördün. Ben bir ‘keşke’nin noktasına sığınmıştım, sen o noktanın içindeki çığlığı duydun. Ben batışımı tarif ediyordum, sen o batışın bile ne kadar zarif olabileceğini gösterdin.
Diyorsun ya: “Bazı kalpler çiçek açmaz, bazılarında toprak bile kurur.” Senin yüreğin o çiçeksiz topraklara bile dua serpen bir gönül… Ve bil ki; bazen bir yorum, bir şiirin kaderini değiştirir. Sen, bu şiiri öksüz bırakmadın… Ona kucak açtın.
Şimdi ben değil, gözlerim dua ediyor sana. Kalbimle değil, şiirimle minnet duyuyorum. Çünkü bazen bir okuyucu olur, yazarın en güzel satırını yazdırır.
Varsın dünya gürültülü olsun, senin yüreğin hâlâ “yükün kendisi gibi sessiz”…
Teşekkür etmek bile eksik kalır yanında. Allah razı olsun Peri Feride ÖZBİLGE Hanım… Her kelimeniz, gönül tellerime nihavend makamında dokundu.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.