0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
74
Okunma
BASKILANAN ÇOCUKLUĞUMUZ
Ezelden beri dudaklarımıza mühürlenmişti sus
çocukken
ne zaman konuşmaya kalkışsak
ihtilaller yapacakmışız gibi susturulurduk
belki de bu yüzden
her sokak
her köse başı
her kaldırım taşı sükût’a isyanda
öyle ki
yangın düşse yüreklerimize
ve kurtulmak için çığlıklar atsak
külümüz gibi yığılıp kalırdık içimizde
belki yaramaz çocuklardık
öz yangınıyla oynayan
çocukluktan başka bir vasfı olmayan
edinilmiş alışkanlık gibi
şimdi mutluluğu ayıp sayarcasına
gülüşlerimiz bile sansürleniyor
o günlerde oynadığımız misketler
şimdi ölüm saçıyor emperyalizmin elinde
ve hâlâ
ve ne zaman uzatsak geleceğe elimizi
sebepsizce avuçlarımız kanıyor
oysa ne hayaller kurmuştuk geleceğe dair
önce sesimizi çaldılar
sonra kahkahalarımızı
derken çocukluğumuzu
ve uçsuz bucaksız hayallerimizi
nerden bilebilirdik gelecek zamanların mutluluğa kurulmuş tuzak olduğunu
ne zaman ki buyüdük
işte o zaman fark ettik
büyüdükçe küçüldüğümüzü
acılarla kıvrandığımızı
hüsrana üğradığımızı
meğer hamurumuz mutsuzlukla yoğrulmuş
sanki yüreklerimize dokunan karanlık bir el var
ne zaman mutluluğa dair çığlıklar atmaya kalkışsak
Tanrının kırbacı gibi iner susturur dudaklarımızı
yine de yılmaz yıkılmaz
güneşin doğuşunu bekleriz
özgürce konuşacağımız gunler
ve mutlu yarınlar yakın mı
hadi müjdeleyin
Efkan ÖTGÜN