3
Yorum
16
Beğeni
0,0
Puan
550
Okunma
Soruyorum şimdi kendi kendime
Yaşamanın kaçıncı kuralını ihlal ettim ki
Sebepsiz yere hüküm giydim gurbetin hüzne doymayan topraklarında
Devleşen gölgemin aslında kimsenin övgüsüne ihtiyacı yok
Tek derdim aynalardaki yabancı kim
Gülümsemelerim kaçıncı yüzyıldaki kayıp ilânında asılı kaldı
Kaç kez terör estirdi kederin pankart asan elleri ki
Gözyaşlarımı kıyı köşe güneşsiz kurutmaktan yoruldum
İkizim gözlerini açmadan veda etmiş dünyaya
Teee o zaman yalnızlık kazınmış künyeme besbelli
Hınca hınç üzerime örtülmüş talihsizlik perdesi
Ölmeden mezara koymuşlar can’ımı
Arkamdan da ağlayanım olmamış
Şimdi yüzüme yalandan da gülseler
Göğsümde kaç kez çiçek açar
Kaç kez gökkuşağı doğar ki artık
Her şeye herkese rağmen
Hak hukuk yolunda prensiplerimden vazgeçmedim çok şükür
Ayazda kalan öksüz yaramı kendi ellerimle sardım kan revan içinde
Büyüttüm çocuklarımı bitmek tükenmek bilmeyen sevgimle
Hüznün deryasında boğulsam da kulaç kulaç
Yemin ederim gıkım bile çıkmadı
Göz bebeklerimin ufkunda cengâver haritam
Tek başıma dimdik yürüyorum
Çok iyiyim merak etme anne
Selâm söyle babama aklı bende kalmasın
Sarı saçlarım onun sevdiği gibi
Upuzun hâlâ
Tek yoksunluğum sizsiniz
nagihan