0
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
86
Okunma
YAN KANUNUM
Bamtelinden bir tını, inceden inceye...
Nağme nağme, nakış nakış...
İçime işlemiş silinmez o kara bakış!
Şiir şiir, türkü türkü üstüme dökülür.
Kalem saza, saz avaza, avaz çığlık çığlık...
Çal kanunum çal, çal...
Ömrümüzden çalan çalana,
Canımızı yakan yakana,
Hayatımızdan alan alana,
Ciğer’den yaktım bir sigara,
Bir de sen yak kanunum,
Bir de sen yak yana yakıla...
Esmer düşleri yutan zamanlarda,
Dalgaların kumu öptüğü kıyılarda,
Gülüşlerin çalındığı dingin limanlarda,
Yan kanunum yan, ömrüm gibi yan.
Ellerim, yüreğim, sevdam gibi yan...
Sevgi dolu yüreğimin kırgınlıklarını,
Sırtımda duran hançer izlerini,
Geçit verilemeyen derin dehlizleri,
Yut kanunum yut, bir daha, bir daha yut.
Yorgunluğumu, aldanmışlığımı,
Geçmeyen derin ağrılarımı yut,
Kanunum yut...
Arada bir an yalnızlığımı, acılarımı,
öfkemi ve ihanetin çözülemez kör ilmeğini,
Kürtaj edilmiş masum duygularımı,
Siyatik damarlarıma işlemiş buhranlarımı,
İnsanlığımın bozguna uğrattıldığı gerçeğini,
Arada bir an kanunum, arada bir an...
Savur küllerimi uzaklara,
Ömür yetmez geçen zamana,
Küsmüş akrep yelkovan’a,
Saatin ibareleri durmuş anla,
Anlamadı ne yâr ne diyar,
Bari sen anla kanunum,
Bari sen anla...
Ah kanunum ah!
Ahımı sakla şu güzel tını ve ezgi’nde.
Sakla ki, her dokunuşta bin ah etsin,
Kederlenip hüzünler içinde diz çöksün...
Sil kanunum sil,
İnsan içinde ki zehi, kiri. nefreti...
Sil ki insan düzelsin, dünya güzelleşsin...
14 Nisan 2025
5.0
100% (3)