Yankı Ve Işık
Şafak kırıldı, gök mavi bir yara,
Zaman dökülüyor parmak aralarından. Her kum tanesi bir evreni taşıyor, Ve her evren, kendi sessiz kıyametini bekliyor. Bir melodiyi arıyorum, yıldızlar fısıldıyor, Ruhum karanlığın ritmiyle salınıyor. Neşe bir yankı, kaybolup yeniden bulunan, Pişmanlık mı? Artık yalnızca unutulmuş bir rüya. Kır zincirleri, özgürlüğün dilini konuş, Kollarını aç, gökyüzü bir deniz aynası. Bir yıldızın içinden doğan kadim sırları, Şimdi ışığını dök; karanlık diz çöksün. Kaderin iplikleri çözülüyor ellerimde, Her bir düğüm, suskun bir gülüşün hikayesi. Ama yaşam kısa, bir yankının sonu gibi, Ve her yankı, kendi sonsuzluğunu yazıyor. Ay, izlerken taşır kendi yaralarını, Gözlerinde sabrın bin yılı saklı. Zaman bir yankı, ama ışığın unutulmaz, Ve sen parladıkça, gece kendi rengini kaybeder. Son bir kadeh kaldır, yıldızlarla çarpış, Hayat bir dans, ve her adım sonsuzluk. Her ritim, kendine bir gökyüzü çizer, Ve her şarkı, birer yıldız tohumudur |