Ufkun Ötesinde Keder
Oturdum denizin kenarında bir bankta
Akşamüstü bir Haziran ayının yorgunuyum. Gözlerim dalıyor simsiyah bir denize, Yıldızlar mı düşüyor gökyüzünden, ben mi sarhoşum? Ve birden bir yağmur başlıyor, dökülen oluk oluk kan. Hangi celladın kılıcından süzülüyor bu, kimin kellesi? Yaşamak mı daha güzel, ölmek midir yaşatan? Ruhumun derinliklerinde bir çığlık; bu kimin sesi? Gece büyüyor, dalgalar vuruyor taşlara. Kumlar kan kırmızı, bir katliamın sessiz mirası. Gözlerimde yankılanan o eski masallar, Gerçek nedir, yalan nedir, bu hangi vicdanın yarası? Bir martı çığlığı böler karanlığımı, Hırçın kanatlarında taşıdığı keder kimindir? Bir çocuk ağlar uzak bir kıyıda, Düşleri çalınmış bir dünyanın esiridir. Sonsuzluk gibi görünüyor ufuk çizgisi, Ama yaklaştıkça daha da uzaklaşıyor. Hangi rüzgâr taşır ruhumu bu bitimsiz karanlığa, Hangi fırtına beni kendimden alıp savuruyor? Bir gölge düşüyor gözlerime, ay ışığı da yok artık. Kırık bir sandal, terk edilmiş bir liman kadar yalnız. Gör beni ey gece, anlat bana sırrını! Ya da sus, bırak gömüleyim bu dipsiz sancıya yarınsız Bir kez daha çığlık kopar ruhumdan, Sessizlikte yankılanır her bir hecesi. Yaşamak mı daha zor, ölmek midir gerçek zafer? Dalgalar arasında kaybolur cevapsız sorularımın sesi Sedat Kesim |