Süküt’ü Hicran
Ey dil-i nâlân, niçin hep âh ile yârân edersin?
Geceler mâh-ı mehtâbda yalnız ağlar mısın? Bağrımı yaktı hicrânın, âhî kalbimi derd ile Ey vefâsız yâr, hâlimi niçin bilmezsin? Düşer tâ fecre dek gözlerimden rûşen yaşlar, Küsmüş bahâra bağrımda açılmaz artık güller, Şeb-i yeldânın içre gönlüm virân, perîşân, Vuslat ümmîdim niçûn kalmıştır nihân? Ey sevgili, zülfün gülşen-i hayâlime düğüm, Her zerrende derd u gam ile bir başka hüzün, N’eyler bu âşık eyleme sen bir nigeh-i rahm, Zira perîşân hâlde iken ömr-ü dehrim Sedat Kesim Sükût ve Hicrân / Günümüz Türkçesi Ey dil-i nâlân, neden hep âh ile inlersin? Geceler yıldızlarda yalnız ağlar mısın? Bağrımı yaktı ayrılığın, yorgun gönlüm kederle, Ey vefâsız yâr, neden hâlime kayıtsızsın? Sabaha dek süzülür gözlerimden sessiz yaşlar, Küsmüş bahara bağrımda açılmaz artık güller, Karanlık gecelerin içinde gönlüm virân, Vuslat ümidim niçin saklıdır hicrân? Ey sevgili, saçların hayâlime düğüm, Her zerresi derin gam ile dolu bir hüzün, Bir rahmet bakışını esirgeme benden, Çünkü perişan hâlde tükenir ömrüm. Sedat Kesim |