Mürd'üm
yorgunum
- ki "yorgunluk" yazarken bile yorucu suya salındığımız oltalar geliyor aklıma şu kıyamadığımız balıklar asla dolmayan kovalar denizine geri bırakıyorsun birisini sonra sen -sen öyle bir bakıyorsun ki misinamın ucundan daha keskin gözlerin /salıveriyorum hepsini Heybeli’de çift kişilik bir bisiklet turundayız Esmeray - Unutama Beni çalıyor "bu bizim şarkımın olsun mu" -olsun! /sen nasıl istiyorsan öyle olsun yağmur topluyor mor bulutlar bir ağaç dibine sığınıyoruz gözlerini kapayıp yalınayak semaya duruyorsun sen o kadar -sen o kadar güzelsin ki saçının her telinde başka bir kadın /topuklarında binlerce çocuk bir mezar başında bir rivayetin izindeyiz seni hiç bu kadar üzgün görmedim bir avazınla yedi tepeli şehri inletiyorsun "Âşiyan’dan geçerken korna basan İstanbullular nerdesiniz -lütfen kornaya basar mısınız" durduruyorum bir arabayı sonra tüm arabaları o ân bir Bektaşi Duası’ndayım /ellerin boynuma doğrak -mürd’üm |
Dağları delen Ferhat tan
on iki havariye,
Bir döngüye sadık tabiatta
verilen sözün sıddıkiyetini farklı işlemişsiniz
Tebrikler sayın şair...
Şiir yazıldığı gibi değil okunduğu gibi anlaşılır hasebince...
İlhamınız daim olsun