Niyet
Hiçbir şeye kesin gözüyle bakmıyorum artık
Bir zamanlar ne uzak görünürdü bana, kınadığım Bu elleri ceplerinde insanlar kara, kara ne düşünür derdim Niye bu kadar gamlı anlatılırdı bir başına olmak Kaçıklığın ihtimaline neydi insanlığın garezi Kimi kimden sakınıyorduk Niye sokakta herkesin yüzü asıktı Neye dayanarak yüz yıl yaşamalıydı o yılan Bu hengamede kaybolacağını anlamak için dirsek mi çürütmeli illa Çirkefin kaç yüzüne, kaç yıl direnmeli Anne mi olmalı merhameti iliklerinde duymak için Niye, neden diye sormalı mı hep Yoksa en küçük zaman biriminden art arda silleler yemekte olan kısa hayatı kendi haline mi bırakmalı Şaşırıyorum çiçeklerin anlatıldığı kadar güzel kokmadığına Şaşırıyorum bahar bekleyen kışın bu kadar uzun sürmesine Şaşırıyorum al ve parlak elmaların kurt yuvası olmasına İnanmıyorum hilesizliğe ve dahi masumluğa Yuhalamıyorum beşinci günde soygun parasıyla demlenen adamı Tahta sıralardaki imtihanlara benzemiyor içinde bulunduğum Anlıyorum bazı şeyleri artık Çivi çakar gibi çakıyorlar enseme, görmezden geldiğim sıradanlıkları Ne gariptir; genç hayallerini sayfalara sığdıramayacak olan, mütevazi bir yaşam ve ecelin ‘doğal sebeplisine’ talip olan ben çekiniyorum yarın için kendime bir niyet edinmeye |