Minik serçemMinik serçem Varlığına bütün ömrümü adadığım, Tek bir gülüşüne kurban olduğum, Yokluğunda zamanın dilinde asıldığım, Beni senin yokluğunla ıslah etme... Etme minik serçem, etme gül gülüşlüm... Etme... Bana her suskun kaldığında, Sen sen diye avaz avaz haykırıyorum. Haykırıyorum minik serçem, haykırıyorum. Acıyan göğsümün tam sol köşesinde, Şımarık çocuklar mezar eşiyor... Gamzelerime binlerce ölü serçe saklanıyor, Yüreğim ellerinde can veriyorum, Benden bir adım bile öteye gitme... Gitme minik serçem, gitme gül gülüşlüm... Gitme... Gittiğin yerlerde mesafelerin uzaklığına ölürcesine ben sen oluyorum, Sende binlerce kez kendimi buluyorum. Kendimi bulduğum yüreğinde can buluyorum. Can bulduğum yüreğinden atma beni... Atma minik serçem, atma gül gülüşlüm... Atma... Attığın yerden ayağa kalkamam bir daha. Yaşama sevincim biter tümden. Adını söyleyemem çığlık çığlığa... Cesaretim kırılır haykıramam bir daha; Seni ne kadar çok sevdiğimi... İçimden söküp atamam karanlığın ellerini. Çıkmaz bir girdabın içinde çaresiz bırakma beni... Bırakma minik serçem, bırakma gül gülüşlüm... Bırakma... Sensiz kaldığım yerden kalkamam ayağa. Hayatla bağım kopar tümden... Uçurumun eteklerinden asılı kalır düşlerim. Dört mevsim kışları giyinirim. Ölü bedenimde üşür öpüşlerim. Yüzünü çizen yüzüme hasretini gömme Sessizliğin çaresizliğini üstüme örtme. Örtme minik serçem, örtme gül gülüşlüm... Örtme... Örtme... Örtme... Tarih: 02.12.2024 |