Eylül'de gitmegitme; dışarda Eylül var ve soğuk. gece istilasına uğramış sokaklar yıldız ölüleri zaptedmiş varoş bulvarlarını sehiriçi yolculuklara aşksız çıkmayın yayınında yerel radyolar sesli bir yalnızlık sarıvermiş Dolmabahçe’nin asırlık çınarlarını savaş sonrası tozlar dökülüyor ATA evinden ve suları çekilmiş Kabataş’ın dalgalar göçüp giderken kanatlarını kırmış bütün martıların beyazı koparılmış gelinciklerin saksılarda ağlarken gece açanlar kaldı ki aşınmış tülbentin, üşüyorsun ve gözlerinde hoşçakal titrekliği bu halde mi gidiyorsun ? hiç olmazsa Eylül’de gitme. |
eğreti gelin muamelesi çekilmiş
devşirme sabah
o gün
eylülden gitmeye karar verdiğini söyledi
ki eylül
çırılçıplak bir hüzün için
idris ağacı gölgesine uzanmış kirazlara
tam da meyilliğinden bahsediyordu
ekim
sabırsız bir intiharın sapları ile kaynatırken ortalığı
yıldız kaymıştı
ama
bir yıldızda iki dilek olmaz ki
giderken eylül
aşk
kalmaz ki...
...eylül de gider...hemde süpürürde gider...