Karanlığı boğarkenheybetli zaman devirdi bir çırpıda yorgun yılları gün döndü devran döndü ama giden geri dönmedi… silinmedi kırağı düşen bellekten masumiyetin resmi yakılan ağıt esrarengiz kentin yüreğini yangın yerine çevirdi… ...... çırılçıplak cılız beden loş hücrede ıslak zeminde loğusa hummasıyla titredi üşüdü sesi çığlık çığlığa haykırırken… bitkin ümitsiz bakışları devrildi gıcırdayan kapıdaki cellat üzerine… karanlık avludan yaka paça çıkartılırken yüreği tökezledi gün ışığına hasret gözlerini kırpıştırıp küçülen göğe çevirdi… darağacına ilerlerken yutkunmak istedi sözcükler diken dilinde seğiren gözlerinde sevdiğinin solgun hayali belirirken acı acı gülümsedi… ilmek takılıp sehpa devrildi… -yoktu provası ölümün-… başı buluta değen kavak boynunu büktü üzünçten saçları döküldü… şafak kan revan gözlerini kaybolan ufka devirdi güneş karanlığı boğacağım diyerek gözyaşıyla birlikte ant içti… Aslı Aydın |