Mevlana ve Şems
Mevlana ve Şems
Bir gün, bir diyarın sessiz köşesinde, Şems dokundu Mevlana’nın kalbine. Ruh, ruhu tanıdı ilk bakışta, Aşkın sırrı gizlendi her nakışta. "Ey dost," dedi Şems, "hadi yan yana, Ateşte kül olup dönelim semaya. Aşk dediğin, kulun Hakk’a vuslatıdır, Ayrılık, sadece sabrın imtihanıdır." Mevlana, döndü sözüyle alemleri, Şems ise yakarken benliğin perdeleri. "Ey Şems," dedi, "nur oldun karanlığıma, Hikmetin ışık kattı suskunluğuma." Bir sohbet, bin yol açtı yüreklere, Aşkın sırrı döküldü gözyaşlarına. Ne kalem anlattı bu derin sevgiyi, Ne de söz çözdü mananın esrarını. Şems gitti, bir sırra bürünerek, Mevlana kaldı, bir derya olarak. Ama bu aşk, ne bitip ne solardı, Her beyit, adeta Hakk’a yol arardı. Bir döngü başladı, her an bir devran, Birlikte iki ruh, olmuş tek bir can. Aşk ki, sönmeyen bir ateş ocağı, Mevlana ve Şems, ebedi bir çağrı. |