SEVDİĞİNİ HAYKIRAN
Ehl-i dildir elbette,hep sevdiğin haykıran
Vü divane gönüldür, her gün hayalin kuran Nicedir görünmez yâr, sırra kadem basmıştır Hazana dönen aşkta, hicrandır beni saran Zulm ettme şu gönlüme, ağrısı dinmez oldu Leyla karasıdır gün, görünmez oldu nuran Buselerde gül açar, yanaktaki gamzeler Muhabbete susadık, sustumu acep yâran Gelişinle şenlensin, geçtiğin bütün yollar İnsaf eyle sultanım, gönlüm olmadan viran Tâkattan düştü sine, sızım sızım sızlıyor Kabuk bağlasa yara, fayda etmez ki karan Duygular yüreğe has, onu gözler konuşur Sevda denilen duygu, olamazmış ki geran Unuttum deme sakın, kim unutmuş cananı Sevdiğinin hayali, çıkar karşına her an Küle dönse de yürek, bu sevda ateşinde Lüzumsuz bağırsan da, duyulmuyor ki naran Sadık DAĞDEVİREN Aşık LÜZUMSUZ ETEK YAZILARI EHLİ DİL : Güzel söz söyleyen, hatip VÜ : Tüürçe karşılığı "ve" SIRRA KADEM BASMA : Bilinmeyen yere gitme, kaybolma HAZAN : Son bahar LEYLA KARASI : Gece siyahı, ışık almayan siyah BUSE : Öpücük GAMZE : Tebessüm edince ve gülünce yanakta oluşan çukurluk YARÂN : Yaren, arkadaş, dost VİRAN : Yıkık dökük yer TÂKAT : Güç, kuvvet SİNE : Göğüs KARAN : Yaban mersine benzeyen bitki GERAN : Hibe etmek, bağışlamak CANAN : Sevgili NARA : Haykırma, haykırış, yüksek sesle bağırma |