KAVAL KEMİĞİNİ ÜFLEDİM İSKELETİMİN
KAVAL KEMİĞİNİ ÜFLEDİM İSKELETİMİN
Kefaletle özgür bıraktım duygularımı Bu şehrin yasasını çiğnedim kaldırımlarda Sessizce bir şarkı uydurdum torniston sözlerle Adımlarımın emrine bıraktım kendimi, avarece. İskandili tutmaz oldu zincirlerimin Kendini ifade etmekte zorlandı, tutuklu dilim Dümen suyunda gittim, fırdöndü yosmaların Kaval kemiğini üfledim iskeletimin Gözle görülür defolarını teğelledim varoşların Karaköy’ e aborda yanaştı yandan çarklı vapurlar Pusulam bu yalancı cennette şaşırıp kaldı Arduvaz grisi sisler kapladı etrafımı Hayatın aldanışına kapıldı, dalgın bakışlarım Pruva istikamet ilerledi yorgun saatler Ariya sancak, ariya kürek, ruhum karinada Palamara bağladım, çocukluğumun kaygısızlığını Çimavira dizildi Sirkeci’ de martılar Metoforik neonlarda yıldız tozları Propagandasını yaptım bu şehri İstanbul’ un Rus ruleti oynadım tinerci çocuklarla Değişmez kusurlarını sakladım Beyoğlu’ nun Sönmüş balon gibi büzüldü yüreğim Begonviller suladım sabaha kadar. ŞİİR : Sedat ERDOĞDU |
İmgeler sağlam, mısralar zihne sahneler getiriyor perde perde...
Gönlünüze sağlık.