ASİ BİR ADAM
Asi bir adam heykeli gülümsüyordu
Kaderine razı, yalnızlığıyla baş başa… Kırçıl sakalından, eriyen karlar süzülüyordu Güneşin son kırıntıları vuruyordu yüzüne. Söküldüğü toprağını arıyordu kökleri Hasretlik kuşları yemleniyordu, beton avlusunda Yamaçlarında dinleniyordu mutluluklar Gözleri, balıklama dalıyordu hayallere Dudağı hazırdı, anne sütünü emmeye Ateş marşları söylüyordu dili Acıları sessiz direnişlerde. Masallardaki kötüler giriyordu rüyalarına Sığındığı kanatları kırılmıştı gecelerinin Surlarla çevrilmişti yarınları Çelik postallarda eziliyordu ruhu Yıldızlar korkuyla düşüyordu gökyüzünden Bağrına bastığı, taş duvarlar çöküyordu içinde Hasretle büyüttüğü çiçekler kuruyordu defterlerinde Dirseğini yastık yapar, düşünürdü bu asi adam Annesini arıyordu kaybolduğu parklarda Demir parmaklıklar içinde bir garip serçe YOKSUNluk şarkısı çalıyordu kırkbeşlikte Anne kokusu yoktu, mahpushanede! ... ŞİİR: Sedat Erdoğdu |