Bir Gün Öyle Bir Gün Böyle
Bir gün, sabah güneşine döndü yüzüm,
Yeni bir umudun tomurcuğunda açılırken ruhum, Göz kapaklarımda bir baharın izi, Sanki dünya benim için yeşermiş gibi... Bir gün, gözümdeki ışık kaybolur, Sislerin ardına saklanır güneş, O gün sanki gökyüzü düşer üstüme, Yükü omuzlarımı ezer, ruhumu daraltır... Her sabah bir oyun, her akşam bir ağıt, Sahi, hangi gölgede saklı kaldı o eski günler? Hangi şafakta bıraktık içimizdeki çocuğu? Bir gün öyle, bir gün böyle derken, Kendi gölgemizle mi kaybolduk sahiden? Bir gün, yüreğim sevdayla yanar, Gözlerimde ateşler, dudaklarımda şarkılar, Her dokunuş bir masal gibi gelir, Gözlerinin içinde kaybolurum yeniden... Sonraki gün, o aşkın külleri savrulur, Bir boşluk, bir eksiklik kaplar kalbimi, Kendi sessizliğimde yankılanır adımlarım, Düşlerimden kaçan hayaller gibi, dağılıp gider... Her bir his, yamaçtan yuvarlanan taşlar gibi, Bir gün dorukta, bir gün derin vadilerde, Öyle sert, öyle keskin, birdenbire düşer, Bir gün öyle, bir gün böyle, nereye varır bu izler? Bir gün, dimdik dururum zorluklara karşı, Her darbede yeniden doğarım küllerimden, Bir savaşçı gibi çıkarım karşılarına, Gözlerimde kararlılığın alevi savrulurken... Ama bir gün gelir, yenik düşerim sessizliğe, Tükenmişliğin gölgesinde kaybolurum, Yüreğime ağır basan yükler, Beni yerde, toprakla buluşturur... Başımda kasvetli bulutlar, Gözlerimde tükenmiş bir sabır, Bir gün öyle güçlü, bir gün yıkık, Öyle bir rüzgar ki, alır götürür umutlarımı... Yine de her seher vaktinde, Bir küçük ışık bulurum karanlıkta, Bir çiğ tanesi gibi parlak ve masum, Bir gün o ışık, bir güneş olur belki... Her yeni sabah, içimde filizlenir umut, Düşsem de kalkarım tekrar, Bir gün baharı özlerim, bir gün kışa razı, Ama her mevsim kendimle yeniden buluşurum... Her düşüş, bir öğretmen gibi, Bana sabrı ve direnci fısıldar, Düşmemek için değil, Düştüğüm yerden öğrenmek için kalkarım... Bir gün öyle, bir gün böyle derken, Kendi içimde bulurum huzurun izlerini, Yüzleştiğim her acı, her eksiklik, Beni ben yapan taşlar gibi oturur yüreğime... Ve nihayet, bir gün gelir ki, Başımı vururum yere, teslim olurum, Toprağa gömerim kibirlerimi, korkularımı, O an, yenilgi değil, bir yeniden doğuştur bu... Her şeyin ötesinde, kendime sarıldığım an, Yüceliği bulurum kendi düşüşlerimde, Çünkü her yarada saklı bir hayat dersi vardır, Her çelişkide, her savrulmada bir hakikat gizlidir... Erol Kekeç/13.11.2024/Namazgah/İST |