KAÇAK
denizin koynunda saklı bir istiridye gibi
sürüklenip dururum oradan oraya... kıyılarım da oldu benim. dinlenip soluklandığım.. sözlerim de oldu konuştuğum, laf olsun diye. sussam unutacaktım sanki konuşmayı. sus’larım da oldu benim, yüreğimin konuşamadığı... her cümlenin boğazıma dizildiği ve her harfin tek tek tenime battığını hissettiğim sabahı olmayan geceler im de.. sustuğumda intiharım olurdu, konuşsam cinayet. çarşaf gibi denizlere sarıldığım da oldu yalnızlıktan. üşüdüğüm de. bazen girdap dolu gecelerim oldu çektiği beni içine, uzun uzun ağladığım bir çıkış aradığım bazen de bir deniz anasının gözlerinde aradım teselliyi. yumuşak, pudralı bir anne gibi. renklerim oldu benim, gelgit zamanlarımda. bazen siyaha çalan kızıllıklarım oldu, bazen yeşile çaldığı gözlerimin. bazen de, cam mavisine döndüğü düşlerimin. umut dolu... sormadım hiç kendime, her şairlerin sorduğu gibi içimdeki o iflah olmaz, çamuru hüzünle yoğurulmuş, teselli edilemez ve hiç bir şekerin kandıramadığı o küçük kız çocuğuna sormadım hiç! ’’sen ne renksin bu gün? sahi sen bugün günlerden hangi renksin?’’ devrik mi yoksa lirik mi, hey küçüğüm, sen bu gün günlerden ne haldesin? ağıt mısın yoksa teselli misin?! güvenli limanlarım da oldu elbette, sen gibi, bu gibi kıyısında çatıştığım. günde en az beş cinayet, kaç aşk katlettiğimi, kimse görmedi. kimse bilmedi. bilse de, kimse beni ele vermezdi.. bazen fırlayıverirdim okyanusun derinliklerinden. akşamcı aşıklara döner, kaç kadeh tüketirdim şehrin ışıksız, riyakar caddelerinde.. kaç göz göze gelişim olurdu. onlar bilmezdi. ben bilirdim ! kaç gece akıverirdim gözbebeklerinden derine derin derin sohbetler ederdik ben geçecek derdim. onlar duymazdı. Ben yine de şarkılar fısıldardım kulaklarına, tutardım ellerinden. öperdim yüreklerinden usulca. onlar mı? bu şehrin hüzünlü kadınları. çaresizliğin bin bir halini yaşamış, kadehlerin dibine vurmuş, kendini yudum yudum tüketen kadınlar. bir bilseler nasıl da güzeller onlar. bir inansalar her şeyin üstesinden gelebileceklerine. ve her şeyin üzerinde olduklarına. görseler yüreklerindeki yüceliği. yıllardır hayalini kurduğu aşkların ta kendileri olduğunu bir anlasalar. bir bilseler.. ah Tanrım. bir bilseler benim bildiklerimi. bir sahip çıksalar hayatlarına. böyle viran, böyle suspus olmazdım. sessiz, yorgun ve ağır gecelerin birinde , kendimi unutup firar etmezdim, saklandığım delikten çıkıp, kurt gibi bir yalnızlığın izini sürmezdim yine. bu muhteşem şehirde bu içi acı dolu hikayeleri yazmazdım yine. kaçak bir suçlu gibi, her gece gizlenip saklanmazdım , bir istiridye kabuğunun içine. Özlem SABA www.ozlemsaba.com Özlem SABA’nın Şiir Kitapları; Münferit Aşklar, Aşk Kadından Öğrenilir, Beklenen Sevgiliye, Hoş Geldin Sevgilim, Beni Güzel Uğurla, Gül Bahçem, Aşkımdan Vurdular, Gül Kurusu Ölümler |