- pişekâr -iskemle üstünde oturaklı bir gündü tonu tadı belli belirsiz bir hüzün kafası karışık herhalde o radyonun da ne çaldığını bilmiyordu tıpkı hayatın bizden çaldığı gibi ve alacaklıydı o bakkal azrailden de birkaç sayfa veresiye nefesti kalan varsın tutuşturuversin onu da o borç defteri ki kısa ömürlüydü çok yaşayacak gibi de durmuyordu üflenip söndürmeye yakındı zaman hasır üstünde pıtraklı bir gündü bir çoban sofrasında bir tas kelam vardı iki öğün başında bir dervişin selamı omuzlarında bedevî yüküydü cân ruh kendi içinde ürkekliğince titrekti ve nasıl da nazlı bir kuş gibi kırçıldı uçmaktan yoksun şu hımbıl küller de dağılmadı rüzgârın hışmına kapılıp başı ayağına dolandı göğe ermedi küflenip bozulmaya yakındı zaman öylesine bir gündü işte sırası gelen sırasıyla gidiyordu nöbetleşe kaç âh devrildi kaçı şâh gece çekildi gündüz göründü kâr sanma dilin cambazı pişekâr battı cımbızı sözün dudağı kan çanağı oldu gülün budağı diken diken büyüdü ölümün böylesine bir gündü işte |
işte öyle bir gündü ki
kelimeler darmadağınık cebimdeki bozuk paralar gibiydi
sevdalı bir gök altında
bir körfezde sessiz sedasız devrilmiş
konuşkan dalgaların beyhude kavgasıydı zamanla
gökyüzü kurşuni düşler biriktirir
çırpınır başıboş martılar
ah o unutuş
bir çemberin üstünden düşen
çelimsiz çocukların sarkacıydı aşk
çok güzeldi.
tebrikler 🙏