Biz bize susalım...bırakma, bırakma sakın kokuşmuş bu köhne dünyanın sıkışan kaburgasında ellerimi bırakma sevgili gözlerim, varlığıma âmâ sensizliğin hudutlarında hem bilmez misin ruhum hazan, dökerim yaprak mevsimi yaz olan sürgün-ü yas son baharlarımda sendir, sanadır ummanları mürekkep belleyip akıntısına derunileşen mülhem-i sevda satırlarım ey yüreğini, yüreğime kat, kat örtündüğüm, telaşımın kızıl goncalı ey asude mahsunluğu gam, figan, sılam bildiğim, incitme gözüm yaşını duamsın kabul-ü adak duam semaya durduğum sökme göğsümden sen güneşimi, doğsun şafak sökme göğsümden ay’ını, yıldızını doğsun yine mehtap ey canıma, yangınıma közünde, özünde merhem olan aşk-ı hemdem koparma yüreğimdeki o nadide çiçekleri bıraktığın gerinde, zemherinde solar düşlerim, açmaz hiç bir bahar gamzelerimde gülüşlerim ey ince sızımın vav hali, mahlası, düşlerimin yek sahibi uzun soluğumun seher yeli, sessiz menzili susamak and olsun yoktur inan yoktur hiç bir sualim fısılda bir şiir daha güzünde, hüznünde.. biz, bize susalım... ~°~ ~°~ ~°~ |
Vay be!.. şiir okudum üstüste birkaç defa.
Müthişti... Yüreğinize sağlık.