KÜKREYEN DESTAN
Emperyalizmin koynunda sabahlayanlar
Dar metropollerde geviş getirip Namustan bahsederken Susamazdım kenara çekilip Elimi kaldırdım intiharın göklerine Vurdumduymaz gençliğim Kanını içerken ihanetin Ben soylu gülüşümü bıraktım Bir şehidin yetim kızının bakışlarına Yoksulluk diz boyu uzanırken bedenimde İçimde kan tüküren geceyi vurdum alnından Sınırlarım çizilirken Interpol masalarda Bana susmayı tavsiye eden kalleşlere inat Sürdüm asil kanımı silahıma Dağlarda yangındır isyanım benim Hal böyle iken Fahişe iştahıyla saldırmak Hangi cüce beyinli fikrin cesaretidir. Kudurmuşsa ihanet Alın size cevap; Bin yıldan daha buradayım Bana sökmez fakirlik edebiyatı Ve timsah gözyaşı Hilal midir size sivri gelen Kurşundan ince bir sestir Miğferi delen bir çığlık Kuşağımda bağlı kalan mürekkep Gövdemde sakladığım kıvılcım Zulmün şövalyesi olamam Gül çizgisi değilim asırlar geçse de solamam Bana vurgundur deniz Bana sürgündür coğrafya İçimde palazlanan bir ihtilalin Mavi rengi anlatırken suskun göğümü Uçur yüreğimdeki kuşları Kanatlanırken umutlarım Bana söyle söyleyemediğin türküleri Çıkardım baltaları gömdüğüm yerden Son haçlı seferinin salyalı köpekleri Hazırım safınızı belirleyin Gittiğim yerden geri geliyorum Battığım yerden geri doğuyorum Ey güneş istersen doğma Ben doğdum bir kere Ey ölüm istersen sesli gel sana kalmış ölmek. Hüseyin Özbay |