KIZIM LİDYA & OĞLUM PERS
Kızım Lidya...
Unuttun mu mihmanlığı Ucuz insan avında karanlık bakışlar Buz yalazı, can pazarı, kan kokusu Çift başlı mızrağın esrarengiz gücü Baş döndürmede yine çılgın alkışlar Ve sinemde yalnızlık korkusu. Oğlum Pers... Hırsın yenilmez cengaveri Kardeşler, aynı anneden süt emer Beslenir, semirir her gün İtibar etmez aslına Yarınlar meçhul, yarınlar esmer Ve can keyfekeder, can üzgün. Kızım Lidya... Kilit tutar mı paslı kapılar Yağmursuz, bulutsuz karakışlar Değişti mevsimlerin doğal dokusu Sen her mevsim bahar Sevdamdan bîhaber yakarışlar Ve ruhumda kış uykusu. Oğlum Pers... Umudumun katili O, bu âlemi aydınlatan şems ve kamer Büyümekte, güçlenmekte günbegün Cihan avuçlarından küçük Yüzü siyah, yüzü soğuk, yüzü mermer Ve merhamet sonsuzluğa sürgün. Kızım Lidya... Gül dalında zakkum çiçeği Çehresinde nazenin nakışlar Kıyamete dek sürecek cevahir tutkusu Yol verir dağlar taşlar, sessiz sedasız Sırtında yürek elemi kargışlar Ve bitmez dünyanın rükusu. Oğlum Pers... Ağzı köpüren atlar Çelikten zırhla geçen bir ömür Savaş, kan, pusat, ölüm, düğün Kardeşiyle su sızmaz arasından Demir bileklerde eriyen hayaller kömür Ve gözyaşıdır sadece gördüğün. Kızım Lidya, oğlum Pers İnsanlığa hükmeden humma Oysa neydi en büyük güç Sevgi değil miydi hasletimiz Sır aynasında aynı muamma Nerede özgürlük, vicdan, adalet Kardeşlik, hoşgörü, merhamet... Ve neden bu aşk-ı dilemma? Kızım Lidya, oğlum Pers Dünya durdukça İsmiyle müsemma. ............................Turgut Yörükoğlu |