ZULMÜN KOYNUNDA YAŞAMAKAklım almıyordu, bu tufanı daha önce, Anladim vicdanları, böyle naçar görünce, Kimsesiz çocuklar gibi sessizce ağladım; İçimdeki duyguyu, Yaradan’a yolladım. Oysa ne kadar şanslıymışım buralarda ben! Gazze sokaklarında, çocuklar can verirken, Soldurdu çiçekleri, şimşekler yıldırımlar... Yıkılmış caddelerde, kan kokan kaldırımlar, Kirlenmiş ruhları taşır, evlerin gölgesi, Üstünde dans edenlerin yükselirken sesi. Burda karanlık gözler var, siyaha boyanmış, Burda masum çocuklar var toprağa adanmış. Ah çilekeş hayat, ah baharda ağlayanlar. Bu dünya’da herkesin derdi, ızdırabı var... Her gece inlesekte, kurşunların altında, Yine de yaşıyorduk, savaşın dünyasında. Ve ıslanırdık bazen rahmet yağmurlarında, Kim ebedi kalmış ki; dünya saltanatında.. Garip yolcu gibi yalnızım şimdi yollarda Yüreğim ızdıraptan sızlıyor bu diyarda. Karşımda duran virane olmuş bir kabristan, Bu azap karşısında, huzur bulur mu? insan... Ey bu toprağın ruhu: Bize mucize göster, Dertli gönüller huzurunda ağlamak ister. Bir gün harap olmazsa eğer Türk’ün vatanı, Bir baştan bir başa, tutuşur küfrün vicdanı!’ Kaldır, aramızda ki, şu perde ve nikabı Kalmadı, ruhların günahı, yahut sevabı. Bu vicdansız muhitte, öyle yalnızım şimdi, Oysa dosta kavuşmak, geçmişte hayalimdi. Ah, bu çıkmaz sokaklar, ah şu karanlık dehliz, Ruhlar inliyor sessiz, yürekler şimdi sensiz. Ne çocukluk hatırası var, şimdi elimde, Ne gençliğin heyecanı kaldı hayalimde. Silinip gitti içimden ne varsa yaşanan, Sadece bir dert, bir ızdırap, elimde kalan, Bir gün gideceğim, biliyorum bu dünyadan, Derdimi, ızdırabımı kimse anlamadan. Ne olur, kalksın şu perdeler, kalksın aradan, Yanan masum yürekleri, söndürsün Yaradan.. İnsin Rabb’in inayeti, insin üstümüze, Gelen her dert, her musibet çarpsın göğsümüze... Ve sönsün göğsümüzde o musibetler bir bir Allah bize kafidir, O ne guzel vekildir. ...andelip... |
AZAP tarafından 6.9.2024 19:18:49 zamanında düzenlenmiştir.