BİR HİCRAN-I HAYATIN ARDINDAN
Gecenin mehtabı, gönüllere düştüğü ân,
Dolunay hâlesiyle, seni görürdük inan, Bir maşuk edasıyla, kalır dehlizde sevdân, *Gün biter, güneş söner; gece çökerdi hüzün, *Kalpler durgun, umut boş, mavi iken gündüzün. Mahzenin çehresinde, küf kokulu bir duvar, Aşığın rahlesinde, hercai çiçekler var, Ruhlar ölü gibidir, kalbin içinde mezar, *Açılan kabirlerden, yükselir arşa selâ!.. *Hasta olan ruhumuz, infazına müptelâ, Ey kalbimdeki hayal, erer misin huzura? Riyakar bir tazarrudan gidilir mi nura? İsrafil melek bir gün, üflediği an sur’a *Uyku tutmaz gözleri, akla gelmez bir acı *Vicdansız bir hayatın, hep zehirdir ilacı!.. Öyle bir hicran ki; deryalar gibi bir serap, Umudum sana muhtaç, çekilmez bir ızdırap, Hayaller birer kâbus, hicrandır gönle azap, *Raks eden zihinlerin kıskacında kalmakta, *Ruhun vâveylâsı bu senfoniyle çalmakta. Kalbin vuslât arzusu, giderken hep sonsuza, Yürekten intizar et, yük olmazsa omuza, Gamze çakan gözlerin, bakarken yakamoza, *Güllere hazan vurur, baharın gölgesinde, *Kuşlar kanat çırpardı, ölümün ensesinde. Ruhumuz ölse bile, vicdan vardı her canda! Masmavi gökyüzünü, karanlık sardığında, Her mevsim bir bahardır, her kışın ayazında. *Vicdanım vehm içinde, dosta gitmez hitâbım, *Sancılı bir hayatın, pençesinde bîtâbım. ...andelip... |
Tebrik ediyorum kaleminiz yüreğiniz varolsun..