3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2107
Okunma
Bana dudaklarında ölmeyi,
Ona dudaklarında yaşamayı öğrettin
Bana saçlarından düşen tel olmayı
Ona saçlarında baharı koklamayı öğrettin
Ve şimdi anlıyorum bir dağın
Avuçlarım içinde nasıl ufaldığını…
Şimdi yaşıyorum mezardaki yalnızlığımı
Urgandaki gurbette yaşamaktır,
Ellerinden dökülen bir pınarda
Susamak.
Bana güllerin yalnızlığını sen öğrettin
Kuruyan yapraklarda eylül uykusu olmayı
Gözlerimde beliren fedakâr karanlığı
Sen verdin kan renginde gözyaşlarımı
Sana verdiğim son güldür bu şiir
Gözlerimde nisan mavisi denizi tüketirken
Sen kirlettin gökyüzündeki beyaz bulutları
Bana aşkı sen öğrettin,
Boşluğunda ürperdiğim gecelerde
Yanıma sokulan hayalinle…
Sen başkasında gülerken
Gözyaşlarım nöbet tutardı
Gecenin simsiyah mavisinde
Eşini bekleyen bir kuşa çevirdin yarınlarımı
Beklemek hiç bu kadar acı olmamıştı
Ellerimde hiç kırmızı bir gül solmamıştı.
Şimdi gecenin yoksul kaldırımlarında ağlıyor serçeler
Bana saçlarından tutunmayı öğretseydin
Sihirli bakışlarına doğan güneşi çalmasaydın giderken
Ben böyle susmazdım dilime düşmezdi hüzün
Benim aynam sendin, suretimdi ay gibi parlak yüzün
Bana yalnızlığı öğrettin başka bir şehre giderken
Ona vuslatın nehrinde seni içmeyi.
Aşk birazda beklerken sevgiliyi
Yalnızlığı öğrenmektir usulca ve sessizce
Sevgilinin ruhunu hayaline üflemektir.
Sonrası sadece şiirdir gerisi destan veya roman.
Ey sevgili benim sevgim gerçekti bir ceylanın su içişi kadar
Ama anladım ki seninki sadece yalan
Sevgim üzerse seni bir gün başka kollarda
Bir gün gidersem yüreğinden,
Boşa ağlama üzülme
Ve şunu sakın unutma;
Bana gitmeyi sen öğrettin.
9 10 2008
Hüseyin Özbay