5
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
389
Okunma

Zarif ve narin,
İnce ruhlu bir gül gibiydi.
Masumdu.
Yaşına göre beklenmeyen bir aklı vardı.
Sezgileri güçlüydü,
İçini okurdu insanın.
Cömertti.
Her şeyi merak eder,
Her gördüğünde sorardı.
Etkilenirdin,
Bir bakarsın, tutulan sen olmuşsun.
Her defasında farklıydı,
Boyu değişirdi gözümde, kendi de…
Bazen beyaz, bazen esmer —
Ama hep kar gibi saf ve temiz.
Belki de yüzüne bakamamamdan böyle…
Ulaşılmaz oldu, büyüdü gözümde.
Hep gülümseyerek duruyordu.
Allah’a hiç bu kadar yakın hissetmemiştim.
Onu düşününce, Allah’ı hatırlarım.
Ölümü,
Cehennemi…
Bu dünya bir ağaç gölgesi gibi geçici.
Bir sokaktan girip,
Diğerinden çıkarsın — hepsi bu.
Onu hatırlamak,
Allah’a yakınlaşmak gibi.
Çünkü onu Yaratan Allah.
Eğer o gözümde bu kadar sevimliyse,
Allah kim bilir ne kadar sevimlidir.
O bu kadar güzel huyluysa,
Allah kim bilir ne kadar güzeldir.
Bu yüzden derim:
Ona yakın olan, Allah’a yakındır.
Onu seven, Allah’ı da sever.
O benim gözümde cennet demek.
Umudum, cennette onu görmek.
Ama ya orada da olmazsa?
Dünya gibi olacaksa orası,
Yine özgür olamayacak mıyım?
Onu görmeyecek miyim?
İki tarafta da
Kaybetme korkusu var.
Ve onu orada da görememek…
Bu, korkunçtan öte bir şey.
Rüyada mıyım, gerçek mi?
Yine aklıma düşünce…
O beni istemiş miydi? Hayır.
Yönünü çevirmişti.
İstemediklerimle konuşurken
Felaketim olmuştu o gün.
Hiç konuşmuş muyduk onunla?
Hayır.
Bir kelam bile etmemiştik.
Neydi bilmiyorum.
24/08/2024
mesakin
5.0
100% (6)