Sürgün
Hayat seni kendi düşlerinin tuzağına düşürür,
Sevdiğinin gözlerinde boğulurken, Onunla savaşmak zorunda bırakır. Kalbinin sahibine değil, Zamanın ve şartların boyunduruğuna esir olursun. Gönlünün haykırdığı "hayır"ı, Dilin zoraki bir "evet"le mühürler. Ömrünün geri kalanını, Bir yabancının gölgesinde sürdürürsün, Her anında onunla olsan da, Ama ruhun ondan fersah fersah uzakta. Kalbini kendi ellerinle gömmüş bir mahkûm gibi, Kendi içindeki labirentte kaybolur, Kendi zindanında tutsak olursun. Zamanla hayatının seyircisi haline gelirsin, Mutluluk sana yabancı, Sessiz çığlıkların kadere yenik düşer. Tenin, bir zamanlar kutsal bildiğin o beden, Her gece acımasızca çiğnenir, Gözyaşların bile yıkayamaz o kirli lekeleri, Çünkü insan, Ait olmadığı bir tenin, Ve ait olmadığı bir hayatın içinde sürgündedir. Ve bu sürgün, Her geçen gün daha da derinleşir, Hayatının rehin alınmış anlarında. Kendi kalbinde, Kendi hayatında bir misafir gibi yaşarsın, Sonsuz bir özlemle, Asla kavuşamayacağın bir hayalin peşinde... |