İKİ MEZAR KAZ, MEZARCI!
Papatyam!
Geçmişime, insanlara kırgınım Bir o kadar da küskünüm hayata Çünkü değerim bilinmemiş Kırılıp dökülmüş bir hayatım var Yaşadıklarım, gördüğüm rüyalar şiddetle perdelenmiş Artık geleceğe dair hayallerim de yok Çünkü gerçekler, zihnimde kâbusa dönüşmüş Şentepe’deki çiçeklerimin Kokuları gelmiyor artık Son defa dokunduğumla kalmışlar İnsan bazen iş işten geçtikten sonra anlıyor Bazı şeylerin değerini, en çokta aşkın Sonra pişmanlık ama nafile, giden gitmiş Artık sana söylemem lazım, hem de şimdi Çok zamanım da yok biliyorum Yaşarken ölümü düşünmüyoruz ama ölüm de gerçek Aramızda ise ince bir duvar Aramıza çok uzak mesafeler koysak bile yok Ben olmasam da dünya dönmeye devam edecek Yaşadıklarım kafamın içini kemirip duruyor Beynim karıncalanıyor, çok karamsarım Kim bilir ne kadar zordur ölüm zamanı? Kimse kendisine konduramıyordur ölümü Ama uzak değil işte Ahiret yolcusu yola çıktı mı yolundan dönmez Bu yolun sonu da yok Çünkü giden geri gelmiyor İşte ben de gidiyorum, sakın beni bekleme! Oysa bir kuş olup, seni de yanıma alıp uçmak isterdim Bulutlara ulaşmak ve içinde kaybolmak Bazen gitmek istemiyorum ama burada da durmak Daha fazla acı da çekmek istemiyorum Artık dayanacak gücüm de kalmadı Bana yardım et! Sanki Araf’ta gibiyim, ne bu dünyada ne de ahiretteyim Ayrıca Allah çağırınca kim gitmek istemez? Hem bu davete kim, hangi güç karşı koyabilir ki? Beni de çağırıyor, halime baksana! Yalan dünya işte geldim, gidiyorum Artık güzel rüyalar göreceğim Çünkü yanımda sen varsın, bana umut olan, el veren İki mezar kaz mezarcı! Biri sevdiğime, biri de onunla ölen bana Kaz mezarcı, benim acılarımın çaresi yoktur, kaz! |