SÖZÜNDEN DÜŞEN BİN FIRÇA
Sözünden düşen bin fırça...
Pervane gibi etrafında dönüşüm hep nafile bir telaştı. Sanki sancılarımı yeniden kurşuna dizdin hoyratça... Hezimetim en sağır sultana ulaştı. ...ve her lisanın barış payı olmayan bir savaştı. Bitmedi bir türlü süslü püslü heveslerin... İki süzülüş bekledin aynı kanattan, Aynı uykudan iki düş, Aynı dudaktan iki gülüş... Boyun büktüm karşında her defasında. Her daim yaralandım; ...ama hiçbir vakit yaranamadım!.. Sözünden düşen bin fırça... Boş bir adaydım sanki senin için sahipsiz bir denizde. En ucuz vitrine asılmış yamalı bir cekettim. Kusura bakma... Mutlu sonu olmayan masalları yüzüne okuyup, sayfaları boşuna tükettim... Nakış nakış hayalinle yazmasaydım keşke her dizeyi. İğne gibi kanatırken ellerimi kalemim. Zaten takdire şayan bir şiirim olmadı nazarında... Yine de helal et hakkın varsa üzerimde. Sözünden düşen bin fırça... Keşke insafa gelseydin bir parça!.. İbrahim Halil MANTIOĞLU |