Çiftçi ( 1 )
.
ansırattan; hiş bişiyde hişbişiy yoğukana yekdepden, durduk yerde, bi(r) yaygara “müetdiş gelce(ğ)miş” deye yahay bi şayia annadıklarına bakılı(r)sa dev gibi, canavar gibi i(n)san azmanı bişi(y) herkeşlerin yüzlerinden okunuyoru de(h)şetli bi ğorhu en çok da hiş görmemişlerde benim gibi hiş duymamışlarda pürtelaş bi eftikleme ne olacak acaba bi(r) pulüm olabilir, emme belki deği(l)dir, hakgat mı, essah mı belli deği(l) höylee o takika; gulakdan gulağa bu söylenti, hemi de (y)ıldırım fızıyna(n) bi anda ortalığa yayılıvıdı nası(l) emme, var ya hö(y)le herkeşlerin beti-benzi atıvıdı hele de yeniyetmelerde bizden böyükleri görünşe öldüğ-öldük dirildik bu tefa kesin b.ku yedik vallahi billahi . her e(h)timala ğarşı okul çağındaki herkeşleri böyük çocuklar, ö(ğ)retmen-bekci-mıhdar yaşı güçcük yazılan goca-ğoca ğızlar bi sınıfa dıkışdırdılarıdı okula ğelmeyen zengin gızlarını, güçcük yazdırılıp da yaşı dutmayannarı bi(r) sıraya üç gişi yerine dört-beş kişi otu(r)tdurlarıdı; güssün, haçça, esmecik, güldane aşadudu, medine, hesne, ümmü zedef, mürüfet, kevser, remziye cennet, zeynep, dudu, ülbüye, döndü . “mü(f)ettiş bir şiy sorarsa” endişesi sesimizi, soluğumuzu kesdi helecandan kalbimiz durayazdı o ğün ö(y)lenden sonura ö(ğ)retmen; böyük gızları kendi evine temizliğe gufatlı o(ğ)lannar da bi seğirdiminen mekdebin duvarlarını düzennemeye odunnarı-modunnarı, etirafı tufaletin suyunu irkmeye bizi de sınıfda göz hapsine aldı ki bi azametinen ellilik tahta cept(v)elini salladı o ğadak olu(r) vallahi billahi bakışlarıynan uruhumuzu teslim aldı . yarın okula erkenden, tertemiz gelmen ödevleri yapmadan gelin de kesilcek dırnaklı, kirli urbalı, yirik papbalı uzun saşlı hırpani ğılıklı erke(ği)seniz; ödev yapmadan, ders çalışmadan gelin de göreyin “el mi yaman, bey mi yaman” görür(r)sünüz serseri itler öküz o(ğ)lu öküz eşşolu eşşekler …. “- mü(f)ettişin sorduğunu bi(r) bilemen de;?! “.!.” “ben size hanyayı, gonyayı sorma(z) mıyın, ? bi Perşembe ğünü öylenden sonura ilk dersde ananızdan emdiğiniz südü “ey” de, burnunuzdan fitil fitil getirmezsem n’olayın” ne fakıtdır biz hala ayakdayız, o evziniyo neyeyse güplere biniyo olur-olmaza sinirleniyo o nere ğederse takip ediyo başımız eller yana yapışık “yan yatdık, çamıra batdık” . seniki durduk yerde bağırıyo arada bi birilerini pataklayo hıncınan, insafsız tahda cebdeli endiriyo sırtına gafasına gıçına eline ensesine .. gözü gısık her birimizi tek tek süzdü hepiciğimize olmadık ne tehditler sıraladı, sınıfcak biz hala ayakdayız, o fırsat bulmuşken birilerini taha döğdü her fırsatını buldukça söğdü anasını-avradını gelmişini geçmişini yedi ceddini o minval üzere saydı biz hala ayakdayız her yannarımız ağrıdı-garıncalandı çimkeşdi garnımız a(ğ)rıdı, yüzümüz kızardı, soluğumuz daşdı, vallahi, billahi diz ba(ğ)larımız çözüldü “vay anasını demek ki öğretmen okulunda böyle ö(ğ)retiyorlardı ö(ğ)retmen değil öcü!” . |