ERKEN SOLAN GÜL
ERKEN SOLAN GÜL
Ecel erkenden soldurdu Gül’ü. Hayatın baharında, Sabahın alacakaranlığında, Aniden kayboldu sevenlerinin arasından. Bu olayı duyanlar rüya gördüğünü sandı. Olanları ise bir kâbus. Dayanmak çok zordu, Hiç kimse aniden gidişine alışamadı Gül’ün. Aniden yok olur muydu dünya, Kayıp olur muydu güneş, Batar mıydı hiç doğmadan, Gülmeden ağlamak, Açmadan solmak yakışır mıydı Gül’e, Bir fidan yok olamazdı aniden, Hemen şimdi hem de hemen. Gül’ün gelişi ani ve kalıcı oldu. O şimdi köyde kalıyor. Yapayalnız, sevdiği arkadaşlarına, can dostlarına, İki bin kilometre uzaklıkta. Yoktu artık; Geleceği, arkadaşları, Sevdiği yiyecekleri, müzikleri, Film şeridi koptu hayatının. Bir nefes, bir son bakış, hayata, rüyaya… Son buldu aniden her şey, Bir duvar çıktı, karşısına; Aşılmaz, çelikten, ecel duvarı, Bir metre kare karanlık bir odada yatıyor, Güneşsiz, havasız, uzak, ıssız, daracık, küflü, soğuk… Oysa karanlığı hiç sevmezdi. Mum yakardı odasında. Soğuğa hiç gelemezdi. Kalorifersiz evde hiç kalmamıştı. Sobayı bile tanımamıştı henüz, Sert yatakta yatmayı sevmezdi. Mezarının başına sevdiği çiçeklerden dikti annesi, Gül’ ün, Gül çiçekleri dikti rengârenk. Erken solan Gül’ün... Ünal GÜNEŞDOĞDU |