Küheylan/Özgürlük Nârâları
Küheylan!
Gırtlağında urgan, tepende gözler… Nallarının sesi titretiyor kalabalıkları. Kalabalıklar içinde, yalnızlığı yudumluyorsun. Ötelerden kulağına hüzzam makamı fısıldayan kuşların, Göç kervanına ilişiyor gözün. Yükselmeyi hayal ettikçe, küçülüyor insanlar gözünde. Önünde bitiyor birdenbire beklemediklerin. Ayağında devasa pranga, Sırtına basıyorsun kambur dünyanın. Eziliyor botlarının altında istemsizce, Şehla bakışlı menekşeler. Ellerinden kayıyor zaman ve göz kırpıyor saçında büyüyen bir kaç kar tanesi. Kırılan hayallerine gülümsüyor istemediklerin. Cebinde paslı bir tütün tabakası; Özgürlüğünü biriktiriyorsun kül tablasında, Özgürlük nârâları biriktiriyorsun kafatasında. Tek yapraklı müzik defterinde ruhunun, Feryatlar besteliyorsun. Gece 3… Dilini ısırıyor söylemediklerin. Yüzünden düşen bin parçanın birine tutunuyor gülmek. Gülmek; gözyaşına zıt, gözyaşı; gülmek için köprü. Sonra güneşi görüyorsun, Yetim bir yavru ceylana analık ediyor. Anladıklarınla yetinmek isterken, Beynini kemiriyor anlamadıkların. Cümleleri allayıp pullayıp süslüyorsun. kendine inanıyorsun. Hoş gelmeye başlıyor şizofreni, Yalnızlığın sesi sarıyor dört bir yanını. Yalnızlık; çenesi düşmüş koca karı edasıyla, Titretiyor kulak zarını. Ve kulağına yapışıyor dinlemediklerin. Garip bir işleyişi var hayır ve şerrin. Yıllardır özene bezene büyüttüğün meyve ağacı, Bir rüzgarın naif busesiyle devriliyor Ve tepesinde aç susuz kalmış kedinin, Yere inişini kutluyor yavruları. Topluyor yerdeki nimetleri haşereler, Yakacak bir kaç odun parçası bulduğu için, Şükür secdesine kapanıyor fakirler. Sitemler toprağa… Toprak; düşen her bir meyvenin, binlercesini bahşediyor. Sen ise çok kez isyanın kıyılarından dönüyorsun, Lakin sonunda gelip geçiyor sabretmediklerin. Önünde bitiyor birdenbire beklemediklerin Kırılan hayallerine gülümsüyor istemediklerin Dilini ısırıyor söylemediklerin Beynini kemiriyor anlamadıkların Ve kulağına yapışıyor dinlemediklerin Lakin sonunda gelip geçiyor sabretmediklerin |